21. Hukuk Dairesi 2018/1564 E. , 2019/1735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davacının murisi olan ölen kocası ..."ın 01/01/2007 tarihinden itibaren abisi ..."a ait ... Isı adlı işyerinde çalıştığı, 22/06/2012 tarihinde geçirmiş olduğu bir iş kazasında vefat ettiği, davacının murisi ..."ın 01/01/2007-22/06/2012 tarihleri arasında SGK"ya bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının murisi ..."ın işçi olarak çalıştığını iddia ettikleri iş yerinin tarafların babaları tarafından açılan işyeri olduğunu ve ortak olarak çalıştırdıklarını, kârı paylaştıklarını, vergi kaydının ortaklardan birisinin üzerine olduğunu, ayrıca ortak işyerinin açılma tarihinin dava dilekçesinde iddia edildiği gibi 01/01/2007 değil, 23/10/2007 tarihi olduğunu açılan davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, 506 sayılı Yasanın ek 40. Maddesi uyarınca sigortalıların çalışmaya başladıkları tarihten itibaren 30 gün içinde çalışmaya başladıklarını bildirmek zorunda olduklarını, işveren tarafından prim ve hizmet belgelerinin Kuruma intikal ettirilmediğini, bu nedenle çalışmanın kabul edilemeyeceğini, Kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle Kurum aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece mahkemesince ; “....tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonunda; davalı ... tarafından işletilen Deniz Isı ismindeki işyerinin yönetim ve işin sevk idaresinin kendisinde olduğu, davalının kardeşi olan müteveffa ..."ın tesisat işlerine yönlendirildiği, taraflar arasında bir adi ortaklık bulunmadığı, bu yönde bir sözleşme de yapılmadığı, ..."ın işyerinin hasılatının bir kısmını ..."a vermesinin ortak oldukları anlamına gelemeyeceği, ..."ın ... yanında çalıştırılan biri olduğu, bu nedenle aradaki ilişkinin hizmet akdinden kaynaklandığı tespit olunmuştur. Bu itibarla davacı murisi ..."ın davalı işveren yanında 23/10/2007 ile 22/06/2012 tarihleri arasında 1121 gün çalışması olduğu belirlendiğinden alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçesiyle
“Davacı vekili tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ İLE;Bilirkişi ... tarafından hazırlanan 13/11/2016 tarihli ek raporda bilirkişinin belirttiği şekilde, davacının davalı nezdinde,
23/10/2007-01/10/2009 tarihleri arasında 700 gün,
01/01/2010-16/05/2010 tarihleri arasında 136 gün,
27/07/2010-03/12/2010 tarihleri arasında 128 gün,
08/02/2011-14/02/2011 tarihleri arasında 7 gün,
07/07/2011-13/07/2011 tarihleri arasında 7 gün,
22/11/2011-24/11/2011 tarihleri arasında 3 gün,
02/02/2012-22/06/2012 tarihleri arasında 140 gün, toplamda ise 1121 gün süreyle çalıştığının ve çalıştığı bu sürelerin kuruma bildirilmediğinin TESPİTİNE, fazlaya ilişkin tespit isteminin reddine, bilirkişi raporunun karar ekinden sayılmasına,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı ... vekili ; müvekkili ile davacının murisinin kardeş olduklarını, sermayesini ortak koyarak bir işyeri açtıklarını, aralarında astlık üstlük ilişkisinin bulunmadığını, dava konusu dönemde başka işyerlerinde çalıştığını gösterir hizmet bildirimleri bulunduğunu ileri sürmüş ve mahkeme kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı ... vekili istinaf başvurusunda; kurum işlemlerinin mevzuata uygun olarak yapıldığını, davacının murisi ile davalının ortak olduklarını, hizmet akdine dayalı olarak çalışmadığını, komşu işyeri sahibi tanık ve diğer tanık beyanlarının bu durumu doğruladıklarını, Kurum kayıtlarının aksinin tanık beyanları ile ispatının mümkün olmadığını ve kurum davanın açılmasına sebebiyet vermediği için aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti yüklenemeyeceğini ileri sürmüş ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Dosya kapsamı, dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, davacı tanıklarının ve re"sen seçilen kamu tanıklarının beyanları, SGK kayıtları ve bilirkişi raporu ile ile tüm dosya kapsamına göre; davacının eşi ... ile davalının üvey kardeş oldukları, davalı ... tarafından işletilen ... Isı ismindeki işyerinin yönetim ve işin sevk idaresinin davalıya ait olduğu, sigortalının tesisat işlerinde bizzat çalıştığı, işyerinin vergi kaydı ve ruhsatının davalının üzerinde olduğu, davacının murisinin uyuşmazlık konusu dönemde, sigorta hizmet cetvelinde bildirim bulunan dönemler haricinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığına ilişkin mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla” gerekçesiyle
“ Davalı ... ve davalı Kurum vekillerinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Dayanılan bilirkişi raporu eksik ve hatalıdır. Davalıyla aralarındaki ilişki hizmet akti değildir. Dava yöntemince ispatlanmamıştır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir. Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; sıhhi tesisatçı olan müteveffa işçinin davalı abisinin işyerinden verilmiş işe giriş bildirgesi veya hizmet bildirimi bulunmadığı, müteveffa işçinin hizmet cetvelinde 02/09/2009 ve 01/02/2012 tarihleri arasında çeşitli firmalardan 561 gün sigortalı bildirimi olduğu, ... İl çevre ve Orman Müdürlüğü"ne ait işyerinde 02.10.2009 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin verildiği ve 02.10.2009 ile 31.12.2009 tarihleri arasında 89 gün çalışma bildirimi bulunduğu, 2010 ve 2011 yıllarında da ... AŞ, ... İnş Ltd Şti ve ...Enerji AŞ gibi işyerlerinden kısmi süreli çalışma bildirimlerinin yapılmış olduğu, tanık anlatımlarına göre işyerinin ortak açıldığı ancak davalı abinin işleri organize ettiği, işçilik hizmetlerini muris ve diğer kardeşlerin yaptığı,işyerinin vergi kaydı, işyeri kira kontratı, işyerindeki malzemeler yazar kasa,kayıt cihazı ve motorlu taşıtların davalının adına olduğu, işkazasıyla ilgili olarak Kurum Teftiş Kurulunda işlemlerin devam ettiğinin bildirildiği, Savcılık bilirkişi raporunda olayın işkazası olduğu, ...’ın işveren ...’ın işcisi olduğunun tespit edildiği, müteveffanın tıkanan kanalizasyon borusunu açmak için çalışırken elektrik çarması sonucu vefat ettiği, Asliye Ceza Mahkemesinde işveren abiye dava açıldığı, aynı şekilde tıkanan kanalizasyon açarken aynı makineyle daha önce de ... adında başka bir kardeşlerinin vefat ettiği, ... sicil numaralı ...’a ait tesisat malzemeleri alım satım işi, 27/06/2012 tarihinde yasa kapsamına alındığı ve halen faal olduğu, dinlenen tanıkların çoğunun baba dahil sigortalı olarak bildirildiği, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. anlaşılmıştır.Mahkemece yapılacak iş; öncelikle müteveffa ile davalı abisi arasındaki ilişkinin hizmet aktine dayanıp dayanmadığını ortaya koyabilmek için Kurum müfettişlerince yapılan tahkikata ilişkin raporu ve ve ilgili dosyayı Kurumdan getirtmek, konuya ilişkin Asliye Ceza dosyasını getirtmek, bu dosyalardaki deliller ve tanık beyanlarını Mahkeme dosyasındakilerle karşılaştırmak, gerekirse yeni tanıklar dinlemek, aralarındaki iş ilişkisinin mahiyetini ortaya çıkaracak tüm delilleri topladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.