20. Hukuk Dairesi 2015/2396 E. , 2016/3454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki yapılan tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 22/03/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Av. ... ile diğer taraftan ...vekili Av. ...geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 03/06/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, İskele köyü 3708 parsel sayılı 57.913 m² yüzölçümündeki taşınmazın 342.000/171600 payının vekil eden tarafından ... İcra Müdürlüğünün 1985/163 sayılı talimat dosyasından satın alınarak adına tapu siciline kaydedildiğini ancak yıllar sonra taşınmazın kumluk alanda kaldığı gerekçesiyle mahkeme kararıyla tapu kaydının iptal edildiğini öğrendiklerini, tapunun iptal edilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini belirterek 500.000,00.-TL tazminatın Hazineden alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine yöneliktir.
4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulması görevini üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece, Devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir.
Açıklanan nedenlerle, TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 60. maddesi) zamanaşımı kurallarını uygulama imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki 818 sayılı Kanunun 125. maddesi 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, ...tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/12/1995 gün ve 1990/311-474 sayılı kararıyla davacının İskele köyü 3708 sayılı parseldeki payının tapusunun iptaliyle tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek 30/11/1999 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihi ile dava tarihi olan 29/05/2013 tarihi arasında 10 yılık zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili Av. ...’ın temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 22/03/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.