3. Hukuk Dairesi 2017/9866 E. , 2017/8146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurumun müvekkili Mustafa Ülger hakkında kendi adına olan sağlık karnesini usulsüz olarak kullandığı ve bu nedenle de kurumu zarara uğrattığından bahisle 2.571,41 TL borç tebliğ ettiğini, müvekkilinin davalı kuruma dava değeri kadar borcunun olmadığını, davalı kurumun zarara uğramışsa bile, zararını sahte rapor düzenlemek suretiyle kurumu zarara uğratan kurum memurundan tahsili gerektiğini, bu nedenle davalı ..."a dava değeri kadar borcun olmadığının tespitini, dava sürecinde haksız olarak tahsil işlemi yapılması halinde ise davanın istirdat davası olarak yürürütülmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; Davacının müvekkili kurumun 142 561 118 nolu sigortalısı olduğunu ve sağlık karnesini usulsüz kullanmak suretiyle kurumu zarara uğrattığını, bu sebeple kendisine borç taahhuk ettirildiğini, davacının oğlu olan Rıfat Ülgür"ün heyet raporuna ilişkin beyanında kendisine gösterilen ve sahte olarak tanzim edilen raporu kendisinin çıkardığını, bu işlemi yaparken kendilerine Pınar eczanesinin kalfasının yardığımcı olduğunu söylediğini, babasını hiç bir doktora muayene ettirmeden raporu aldığını beyan ettiğini, ayrıca bu hususta Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının 2004/5055 esas sayılı dosyası ile soruşturma başlatılmış olduğunu ve halen devam ettiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı ... şube müdürlüğünün ... sigortalısı olan davacının sağlık karnesini usulsüz kullandığından bahisle kurumun 2.571,41 TL zarara uğradığını iddia ettiği ve davacının da bunu kabul etmediği halde bu parayı yatırdığı, davacı hakkında sanık sıfatıyla Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/115 esas sayılı dosyası ile kamu kurumunu dolandırmak ve dolandırmaya iştirirak etmek suçlamasıyla açılan davada davacının beraat ettiği bu haliyle davalı kurumun davacıdan tahsil ettiği borcun haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ; sözkonusu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir .
./..
-2-
1-) Uyuşmazlık davacıya ait sağlık karnesinin usulsüz kullanıldığından bahisle tahakkuk ettirilen kurum zararına yönelik açılan menfi tespit – istirdat davası niteliğindedir .
Davaya konu miktarın tahakkuk ve tahsil konusu olan sağlık karnesinin usulüne uygun kullanılmadığı nedeniyle davacı hakkında Adıyaman 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/115 esas sayılı dosyası ile kamu kurumun dolandırma ve dolandırmaya iştirak etmek suçundan dava açıldığı, ilamın incelenmesinde ; sözkonusu yargılama dosyasında davacı hakkında 5271 Sayılı CMK 223/2-e bendi uyarınca delil yetersizliği ve suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verildiği ve verilen kararın 08/03/2012 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Temyize konu uyuşmazlıkda çözülmesi gereken sorun ; ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hakimini bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK"nın 74.maddesinde; (BK. 53) hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
Maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve bahsi geçen kanun hükümleri çerçevesinde, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından davacılar hakkında verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamayacağı için mahkemece yapılacak iş; tarafların delillerini değerlendirmek ve davacının sözkonusu rapor öncesi ve sonrası kullandığı ilaçlar ve sahip olduğu gerçeği yansıtır raporlarda değerlendirilerek , davacının sahte rapora konu hastalıklarının bulunup bulunmadığı dosyada uzman bilirkişi kurulu incelemesi yaptırılarak varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir
Hal böyle olunca mahkemece, tüm dosya münderecatı değerlendirilerek konusunda uzman eczacı ve doktor bilirkişilerden oluşturulacak uzman heyetten rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir
2-) Bozma kapsamına göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir .
SONUÇ: Yukarıda 1 bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 2. bendde açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.