Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4035
Karar No: 2016/1861
Karar Tarihi: 25.02.2016

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/4035 Esas 2016/1861 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2015/4035 E.  ,  2016/1861 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında .... Kasabası çalışma alanında bulunan 1505 ve 1547 parsel sayılı 77.400 ve 193.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğu gözetilmeksizin 1505 parsel sayılı taşınmaz tapu ve vergi kaydı nedeni ile davalılar ... ve müşterekleri adına, 1547 parsel sayılı taşınmaz ise ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... taşınmazların Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğunu her iki taşınmazın devamlı su altında kaldığını ve mera olduğunu belirterek dava açmıştır. Davacı ... tarafından davalılar ... ve arkadaşları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası ile ... ve arkadaşları tarafından ... Belediyesi Tüzel Kişiliğine karşı dava olarak açılan el atmanın önlenmesi davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu 1505 ve 1547 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile 3402 sayılı Kanun"un 16/c maddesi gereğince tescil ve sınırlandırmaya tabi olmaksızın paftasında gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... mirasçısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, taşınmazların öncesi tam olarak bilinmemekle birlikte davalıların baba ve dedeleri tarafından kullanılmaya başlandığı, kullanımlarının söz konusu arazilerin ... Havzası içerisinde kalması nedeniyle mevsim şartlarına göre suların çekildiği dönemlerde söz konusu olduğu, yağışların çok olduğu dönemlerde ise alanın sularla kaplanması nedeniyle kullanılamadığı, bu durumda taşınmazların sürekli, kesintisiz kullanılmasının mümkün olmadığı, taşınmazların göl havzasının içerisinde bulunan ve göl havzasının devamı niteliğinde olan kamuya ait yerlerden olduğu, 3402 sayılı Kanun"un 16/c maddesine göre devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bu tür yerlerin imar-ihya, kazandırıcı, zamanaşımı yoluyla edinilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de verilen karar dosya kapsamı usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmadığı gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar ile ilgili olarak ilk dava 1952"de köy tüzel kişiliği tarafından davalılar aleyhine tapuda adlarına kayıtlı olan taşınmazın sınırlarını mera aleyhine genişlettikleri iddiası ile el atmanın önlenmesi istemi ile açılmış olup bu davaya karşılık olarak davalılar da tapu kaydına dayanarak köy tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi davası açmışlardır. Kadastro tespit tarihine kadar süren yargılama sürecinde davaya bakan mahkemelerce bir çok defa keşif yapılmıştır. Yapılan tüm keşiflerde dinlenen bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre dava konusu edilen taşınmazların bir bölümünün davalıların dayanağı olan tapu kaydının kapsamı içinde kaldığı ve öncesinde tarım arazisi olup tapu maliklerince tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarında da tapu kaydının taşınmazın bir bölümünü kapsadığı yönünde haritalar düzenlenmiştir. Henüz kadastro tespit çalışması yapılmadan önce Asliye Hukuk Mahkemesince 02.06.1982 tarihinde karşı davacı olan tapu maliklerinin davasının kabulü ile köy tüzel kişiliğinin müdahalesinin önlenmesi yönünde verilen karar, davalı köyün Belediyeye dönüşmesi nedeni ile davacı-davalı ... vekilince temyiz edilmiş olup Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 13.01.1983 tarih, 1982/5983 Esas, 1983/130 Karar sayılı ilamı ile “davalı-davacı şahısların dayandığı tapu kaydı 68.948 metrekare yüzölçümünde olup şarken .... yolu, garben ... yolu, şimalen ... yolu ve cenuben çorak çukuru sınırlarını ihtiva ettiği, sınırların niteliği itibari ile değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardan olduğu, bilirkişilerce ... yolu, ... yolu ve ... yollarının kadim ve sabit olduğunun bildirildiği, çorak çukuru sınırının ise farklı yerlerde gösterildiği ve sabit olduğunun beyan edilmemesi karşısında bu sınırın değişebilir ve genişletilmeye elverişli olarak kabulünün zorunlu olduğu, bu nedenle davalı-davacı şahısların dayanağı olan tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu kabul edilerek ... yolu, ... yolu ve ... yolu ile bağlantı kurularak 68.958 metrekarelik bölümün kesin olarak tespiti ile ayrılması ve geri kalan kısım üzerinden davacı ... Belediyesinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmuştur. Bozmadan sonra mahkemece yapılan yargılama sırasında yeniden keşif yapılmış ve şahıslarca dayanılan tapu kaydının miktarı kadar yer belirlenmiştir. Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda verilen karar şahıslarca temyiz edilmiş ve 14. Hukuk Dairesi tarafından bu sefer esasa ilişkin hiç bir inceleme yapılmaksızın usuli nedenlerle bozulmuştur. Yargılama devam ederken kadastro çalışmalarının yapılması nedeni ile dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Davanın önceki aşamaları da göz önüne alındığında davalı-davacı şahısların dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazın bir bölümüne ait olduğu, bu hususun Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamı ile de teyit edildiği, bu bozma ilamı ile tapu miktarı kadar olan yer yönünden davalı-davacı şahıslar lehine usuli kazanılmış hakkın doğduğu kuşkusuzdur. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması halinde mahkeme için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Usulü kazanılmış hak olarak tanımlanan bu ilke ihlal edilerek hükmüne uyulan Yargıtay Bozma ilamına aykırı olarak davalı-davacı şahısların tapu kaydı hiç dikkate alınmadan sadece zilyetlik hükümlerine göre araştırma yapılıp karar verilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için; komşu mahallelerde ikamet edip yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, tapu kaydında yazılı sınırlar yerel bilirkişilere tek tek göstertilmeli, tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyenler bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uygulamada daha önce yapılan keşiflerdeki bilirkişi ve tanık beyanlarında da faydalanılmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınırlar düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, böylece tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, komşu parsellere ait tapu kayıtları da aynı ilkeler göz önünde bulundurularak uygulanmalı, davanın ilk açıldığı 1950"li yıllarda taşınmazın sazlık ve göl olmayıp tarım arazisi olarak kullanıldığı belirlendiği gibi 16.08.2011 tarihli kadastro bilirkişilerince düzenlenen raporda da 1505 parsel sayılı taşınmazın tarla olarak ekilip dikildiği belirtilmekte olduğundan, bu hususlar da göz önünde bulundurulmak sureti ile tapu kaydının kapsamında kaldığı belirlenen bölüm yönünden temyiz edenin payı ile sınırlı olacak şekilde davalı-karşı davacının davasının kabulü ile temyiz edenin payının (el birliği ile mülkiyete ilişkin hükümler dikkate alınarak) adına tesciline, kalan payların ... adına tesciline, tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz yönünden ise davacı Belediyenin davasının kabulüne karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı-karşı davacı ... mirasçısı ..."ın temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 25.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi