Esas No: 2018/4885
Karar No: 2019/1748
Karar Tarihi: 07.03.2019
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/4885 Esas 2019/1748 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili, Sosyal güvenlik kurumu görevlileri tarafından 30.05.2016 tarih ve 30 sayılı rapor kapsamında yapılan incelemede ... adlı şahsın 08.05.2015-08.06.2015 tarihleri arasında ... Partisi... İl Başkanlığında çalıştığının tespit edildiğini öğrendiklerini, bu nedenle bir takım parasal cezalarında tatbik edildiğini, şahsın çalışmadığını bildiklerini, dolayısı ile kurumca yapılan tespitin hukuka aykırı olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle ... "in ... Partisi ...il Başkanlığında çalışmadığının tespit edilerek 30.05.2015 tarih ve 30 sayılı tespit kararının kaldırılmasını istemiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı vekili, davada hak düşürücü süre geçtiğini, davacının belirtilen 08.05.2014 - 08.06.2015 tarihleri arasında davacı parti bünyesinde çalıştığının tespit edildiğini, davacıya kesilen idari para cezasının ve buna bağlı yapılan işlemlerin iptaline ilişkin davada 5510 sayılı yasanın 102. Maddesi gereğince görevli mahkmenin idare mahkemesi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur,
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Davaya konu kurum işlem evrakları, tutulan tutanak ve sgk denetim raporu, idari para cezasına ilişkin komisyon kararları, sigortalı dosyası celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davanın konusu kurumca düzenlenen tutanak ve idari para cezasının iptaline ilişkindir. İdari para cezasının iptaline ilişkin davada 5510 sayılı yasanın 102. Maddesine göre; "İdari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir." ifadesinin yer aldığı, 01.07.2016 tarihli itiraz gereğince 53 sayılı idari para cezası itiraz komisyonu tarafından itirazın reddine dair karar verildiği, davanın niteliği itibariyle idari para cezasına itiraza ilişkin olduğu, davada görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu, bu nedenle davanın konusu bakımından idari yargıda görülmesi uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olmakla davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur denilerek, Dava konusu uyuşmazlığın çözüm yeri İdari Yargı olmakla, yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin usulden REDDİNE, karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davacı vekili; Mahkemece davanın idari para cezasına itiraz olarak yanlış nitelendirildiğini, oysa davanın 30.05.2016 tarih ve 30 sayılı tespit kararının kaldırılması istemine ilişkin olduğunu bildirerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Dava; davacı hakkında Sosyal Güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen 30.05.2016 tarih ve TK.030 Sayılı Araştırma İnceleme raporunun aleyhe olan kısımlarının iptali istemine ilişkindir
Somut olayda, sosyal güvenlik denetim memurunca düzenlenen 30.05.2016 tarih ve TK.030 Sayılı rapor ile işyerinde fiilen çalışan Yılmaz Yükselen isimli kişinin tespit edildiği ismi Kuruma bildirilmeyen Yılmaz Yükselen"in çalışma günlerinin bildirilmesinin işverenden istendiği, işverenin ek aylık prim ve hizmet belgesi düzenleyerek Kuruma vermemesi üzerine Kurumun Ek APHB"yi re"sen düzenleyerek idari para cezaları tahakkuk ettirdiği, işverenin Komisyona yaptığı itirazın reddedildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 114/1-h maddesine göre "hukuki yarar" dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII). Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.Somut olayda uyuşmazlık, sosyal güvenlik denetim memurunca düzenlenen 30.05.2016 tarih ve TK.030 Sayılı raporun iptaline yönelik eldeki davanın açılmasında davacının korunmaya değer hukuki yararı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5510 sayılı Yasa"nın "Kurumun Denetleme ve Kontrol Yetkisi" başlıklı 59.maddesine göre bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür. Askerî işyerlerine ait sigorta işlemlerinin denetim ve kontrolü, askerî iş müfettişleri tarafından da yapılabilir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İşverenler ve sigortalılar ile işyeri sahipleri, tasfiye ve iflâs idaresinin memurları, işle ilgili gerçek ve tüzel kişiler, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına bilgi verilmek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan defter, belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları görevlerini yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı olurlar.
Bu Kanunun uygulanması bakımından, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları, 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen denetim, teftiş ve kontrol yetkisini de haizdir.
5502 sayılı Kanun"un 17.maddesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik Ve Teftiş Başkanlığı Yönetmeliği"nin 7.maddesinde Kurumun Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görevleri sayılmış olup bu görevler Kurumun denetim ve ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yapılır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin 114.maddesine göre Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununda belirtilen Kurum müfettişleri ile sosyal güvenlik kontrol memurlarıdır.
16.05.2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 41 inci maddesi ile 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59 uncu ve 86 ncı maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 4.1.2009 tarihli ve 27100 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliği 1.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş ise de 26.05.2011 tarih ve 27945 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı Sınav, Atama, Yetiştirilme, Görev ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin 35. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin Geçici 1.maddesine göre Kurum sosyal güvenlik kontrol memuru kadrolarında çalışanlardan, altı ay içinde açılacak olan sınavda başarılı olanlar denetmen kadrolarına atanırlar. Bunların sosyal güvenlik kontrol memurluğunda geçen süreleri denetmenlikte geçmiş sayılır.Yönetmeliğin Geçici 1.maddesine göre yapılacak olan sınavda başarısız olan sosyal güvenlik kontrol memurları, bu Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılan Yönetmelik (Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliği) esaslarına tabi olarak görev yaparlar. Yukarıda yer alan açıklamar ışığında Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları; müfettişler, sosyal güvenlik kontrol memurları ve denetmenlerdir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca düzenlenen raporlar üzerinde yapılacak işlemler ;
A) Müfettişler yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik Ve Teftiş Başkanlığı Yönetmeliği"nin 82.maddesinde,
b) Sosyal güvenlik kontrol memurları yönünden Mülga Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliği"nin 14.maddesinde,
c) Denetmenler yönünden ise Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı Sınav, Atama, Yetiştirilme, Görev ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 29.maddesinde düzenlenmiştir.
Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliği"nin 14.maddesine göre sosyal güvenlik kontrol memurları tarafından düzenlenen raporlar, Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar ile sosyal güvenlik mevzuatına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği yönlerinden sosyal güvenlik il müdürü veya görevlendireceği sosyal güvenlik il müdür yardımcısı tarafından incelenir. Sosyal güvenlik il müdürü, gerektiğinde sosyal güvenlik merkez müdürlerinden birine veya bir ya da birden fazla sosyal güvenlik kontrol memuruna da rapor inceleme görevi verebilir.
İnceleme sonucu uygun görülen raporlar uygulanmak üzere ilgili birime üst yazı ekinde gönderilir. İlgili birimler raporlardaki önerilerle ilgili işlemleri raporların kendilerine intikal tarihinden itibaren en geç onbeş iş günü içinde yapmak zorundadırlar.
Sosyal güvenlik il müdürü veya sosyal güvenlik il müdür yardımcısı ya da kendilerine sosyal güvenlik il müdürü tarafından görev verildiği durumlarda sosyal güvenlik merkez müdürü veya sosyal güvenlik kontrol memurları tarafından raporların incelenmesi sonucunda, raporda düzeltilmesi veya tamamlanması gereken hususlar varsa bunların giderilmesi, gerekçeleri de belirtilmek suretiyle, raporu düzenleyen sosyal güvenlik kontrol memurundan, inceleyenler tarafından yazılı olarak istenir. Sosyal güvenlik kontrol memurunun isteğe katılmaması halinde rapor, ekleri ve iade gerekçeleri ile birlikte sosyal güvenlik il müdürüne gönderilir. Sosyal güvenlik il müdürü, taraflardan birinin görüşünü uygun bularak uygulanmasını isteyebileceği gibi, tereddüt edilmesi halinde raporu ekleri ve iade gerekçeleri ile birlikte ilgili Genel Müdürlüklerin merkez birimine gönderebilir. Rapor hakkında, gerek görülmesi halinde Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının da görüşü alınmak suretiyle Genel Müdürlüklerin ilgili merkez biriminin görüşü doğrultusunda işlem yapılır.Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik Ve Teftiş Başkanlığı Yönetmeliği"nin 82.maddesi ile Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı Sınav, Atama, Yetiştirilme, Görev ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 29.maddesi de benzer niteliktedir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca düzenlenen rapor ve tutanaklar öneri ve görüş niteliğinde olup Kurumun ilgili birimince bu rapor ve tutanaklar doğrultusunda işlem yapıldığı takdirde sigortalılar veya işverenler ile diğer ilgililer hakkında sosyal güvenlik hukuku bakımından hak veya yükümlülük doğar.
Bu rapor ve tespitler, Kurumca yapılacak işlemlerin yerindeliğini ve hukuka uygunluğunu sağlamak amacıyla yapılan araştırma ve inceleme işlemidir, başlıbaşına icrai (uygulanabilir) bir niteliği de yoktur.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca düzenlenen rapor ve tutanaklardaki görüş ve tespitler ihdası (hak doğurucu, kurucu) değil açıklayıcı ve yol gösterici olduğundan bu rapor ve tutanakların düzenlenmesi ile birlikte kişiler yönünden sosyal güvenlik hukuku bakımından hak veya yükümlülük doğmaz ve bu nedenledir ki rapor ve tutanaklar başlıbaşına dava konusu olamazlar, bu yönde açılacak bir davada davacının korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığından davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerekir.
Rapor ve tutanaklara dayalı olarak yapılan ve kişiler yönünden sosyal güvenlik hukuku bakımından hak veya yükümlülük doğuran Kurum işlemleri dava konusu edilir ise mahkemece bu işlemin dayanağı olan rapor ve tutanağın hukuka uygunluğunun irdelenmesi mümkün ise de yine dava konusu olan rapor ve tutanak değil Kurumun icrai (uygulanabilir) işlemidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece "Araştırma inceleme raporunun" iptali isteminin dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edilmesi ve 6100 sayılı H.M.K‘nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın gerekçe yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş, açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, 6100 sayılı HMK‘nun 353/1-b-2 maddesi gereğince... 3. İş Mahkemesinin 24.10.2017 tarih ve 2017/182 Esas 2017/363 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın 6100 sayılı HMK‘nun 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğu nedeniyle usülden REDDİNE, oy çokluğu ile karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı vekili, davamız işçinin hizmet akdiyle çalışmadığının ve tahakkuk ettirilen ek prim alacağı ile Kurum işleminin iptalidir. Bu haliyle açmış olduğumuz dava iş mahkemelerinin görev alanına girmektedir.5510 sayılı yasanın 59-2 maddesi uyarınca söz konusu davanın açılmasında ve davacının 30.05.2016 tarih ve 30 sayılı tespit kararının ortadan kaldırılmasını talepte hukuki yararın olduğu açıktır. Davalı Kurum tarafından komisyon kararında denetmen raporunun aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğu varsayımı ile hiçbir araştırma yapmadan açılan dava reddedilmiştir. Söz konusu rapor davacı aleyhine sonuç doğurduğu açık olmasına rağmen hukuki yarar yokluğundan davanın reddi hatalıdır. Davanın esasına girilerek deliller toplandıktan sonra davaya dair karar verilmesi gerekirken davanın hukuki yarar yokluğundan reddi hatalıdır. İzah olunan nedenlere istinaden Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozulmasını istemiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ..."in ... Partisi Samsun İl Başkanlığı bünyesinde çalışmadığının tespitine, 30/05/2016 tarih ve 30 sayılı tespit kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ilk derece mahkemesince yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; Davalı Kurum"a bimer başvurusu üzerine yapılan denetim sonucunda 30/05/2016 tarih ve 30 sayılı araştırma inceleme raporunun tanzim edildiği, dava dışı ..."in davacı bünyesinde çalıştığının rapor edildiği, söz konusu rapora dayanılarak davalı Kurum tarafından 03/06/2016 tarihli işlem ile davacıya 08/05/2015-08/06/2015 tarihleri arasında çalışmaya dair işe giriş, ek aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin bir ay içinde verilmesinin aksi taktirde kurum tarafından resen düzenleneceğinin bildirildiği, nitekim 03/06/2016 tarih ve -8003859 sayılı işlemle davacı tarafa 7.473,00 TL idari para cezası tahakkuk ettirildiği, idari para cezasının davacıya 17/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, idari para cezası karar evrakı ile 08/05/2015-08/06/2015 tarihleri arasında çalışmaya dair işe giriş, ek aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin bir ay içinde verilmesinin istendiği, davacı tarafça 01/07/2016 tarihinde davalı tarafa yapılan başvuru ile hem idari para cezasının iptali hem de 30/05/2016 tarih ve 30 sayılı rapora dayanılarak yapılan 08/05/2015-08/06/2015 tarihleri arasında çalışmaya dair işe giriş, ek aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin bir ay içinde verilmesinin istendiği işlemin iptalinin talep edildiği, Kurum tarafından yalnızca idari para cezasına itiraz olunduğu varsayımı ile 28/07/2016 tarih ve 53 karar sayılı komisyon kararı ile 30/05/2016 tarih ve 30 sayılı rapora istinaden verilen idari para cezasının 5510 sayılı kanunun 59. Maddesi gereğince "aksi sabit oluncaya kadar muteber" belgeye (Dava konusu rapora) dayanılarak verilmiş olması nedeniyle reddine karar verildiği, iş bu kararın davacı tarafa ne zaman tebliğ edildiği dosya kapsamı ile belli olmadığı, davacı taraf aleyhine davalı Kurum tarafından 08/08/2016 tarihli ve 011086341.55,18-47.10768147 sayılı işlem ile resen prim tahakkuku yapıldığı ve söz konusu toplam 1.018,52 TL"nin ödenmesinin talep edildiği, dava dışı ..."e ait hizmet döküm cetvelinin incelenmesinden davacı nezdinde 08/05/2015-08/06/2015 tarihleri arasında çalıştığının Kurum tarafından kayıtlara da işlendiği anlaşılmıştır. 5510 sayılı Yasanın 86. maddenin 7. fıkrasında Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının, fiilen yapılan denetimler sonucunda çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde bu belgelerin Kurumca resen düzenleneceği ve muhteviyatı sigorta primlerinin Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edileceği, işverenin bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebileceği, itirazın takibi durduracağı, itirazın reddi halinde işverenin kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabileceği, mahkemeye başvurmanın prim borcunun takip ve tahsilini durdurmayacağı, 11. fıkrasında ise bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ise 102. maddeye göre işlem yapılacağı düzenlenmiştir
5510 sayılı Kanun’un 102.maddesinde idarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. İtirazı kurumca reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda, davacının talebinin, “ 1- 30/05/2016 tarih ve 30 sayılı araştırma inceleme raporunun dayanak yapılarak Kurum tarafından tahakkuk ettirilen ek prim alacağı ile kurum işleminin iptali, 2- ..."in davacının yanında çalışmadığının tespitine karar verilmesine ilişkin olduğudur.
Mahkemece yapılacak iş; SGK İlkadım Sosyal Güvenlik Merkezi"nin idari para cezası konulu işlemi İdari Yargının görev alanına girdiği gözetilerek yargı yolu yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesidir.Yine mahkemece; ..."in davacının yanında çalışmadığının tespiti ile aylık ek bildirge verilmesi, primlerin ödenmesine ilişkin Kurum işlemi için; 5510 sayılı Kanun"un 86/7. maddesi gereğince komisyon kararının davacıya usulünce tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise süresinde dava açıp açmadığı, süresinde dava açılmış ise, gerekirse dava dışı ..."in davaya dahil edilerek işin esasına girerek karar vermekten ibarettir. O halde yukarıda açıklanan hususlarda dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)Sonuç :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.