Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/3504
Karar No: 2008/4686
Karar Tarihi: 24.3.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/3504 Esas 2008/4686 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/3504 E.  ,  2008/4686 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Trabzon İş Mahkemesi
    TARİHİ : 30/11/2007
    NUMARASI : 2007/1447-2007/1634

    Davacı, sigortalılık başlangıç  tarihinin 1.5.1978 olduğunun tesbiti ile emekliliğe hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin   kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, davacının  dava dışı işveren R.Orman İşletme  Müdürlüğünden 1.11.1976 tarihli işe giriş  bildirgesi ile bildirilen 30 günlük  çalışmanın kendisine ait olmadığının tesbiti iye bu çalışmanın iptali ve  sigorta başlangıç tarihinin 1.5.1978 tarihi olduğunun, 14.2.2007 tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece istemin kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.11.1976 tarihli  işe giriş bildirgesi ile Rize Orman  İşletme  Müdürlüğünden 30 günlük çalışmasının bildirildiği, bu tarihte  nüfus kayıtlarında doğum tarihinin 1.1.1966 olduğu, bilahare açılan dava sonucu Trabzon Asliye  2. Hukuk Mahkemesinin 13.2.1978 tarihli 1978/120-85 karar nolu kararı ile doğum tarihi tashih  edilerek 1.1.1961 olarak  düzeltildiği  davacının yaş  tashihini yaptırdıktan sonra tekrar Rize Orman İşletme Müdürlüğünde 1.5.1978  tarihinde işe girerek  çalışmaya başladığı, yaşlılık  aylığı talebinin davalı kurumca 506 sayılı Yasa"nın 120/2  maddesi gereğince sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus  kütüğüne kayıtlı bulunan doğum tarihi esas alınarak bu tarihten sonra mahkemece yapılan  yaş tashihi gözetilmeyerek  yaş koşulu oluşmadığından reddedildiği sigorta müfettişi tarafından yapılan  tahkikat sonucu bu çalışmanın davacıya aidiyetinin tesbit edildiği işyeri kayıtlarının su başkını nedeniyle  imha olunduğu, giriş bildirgesinde davacının imzasının olduğu  anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek  için, çalışmanın  varlığı,  Yargıtay uygulamasında  506  sayılı  Yasanın  79/10.
    maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Yapılacak iş;  bu işyerinden çalışma tarihinde Kuruma verilen dönem bordrolarını isteyip  işyerinden dönem bordrosu verilmiş ise çalışma tarihini kapsayan tarihte işyerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı işyeri çalışanlarını,  bordro   verilmemiş   ise  gerektiğinde zabıta  marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak 1.11.1976 tarihli bildirgedeki imzanın aidiyeti konusunda  o tarihte davacının imzası bulunan belgeleri ilk okul vs. gibi kurum ve kuruluşlardan getirterekbilirkişi incelemesi yapmak davacının öğrenim gördüğü ilkokuldan eğitim gördüğü tarihleri sormak  gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Öte yandan  mahkemenin kabul şekli bakımından 506. sayılı Yasa"nın 116. maddesine göre tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 1.3.2007 tarihinden itibaren  yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine  karar verilmesi gerekirken 14.2.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine  karar verilmeside hatalı olmuştur.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik  inceleme ve hatalı  değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde,  davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi