Davacı, SSK sigoırtalılığı ile çakışan Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, SSK sigortalılığının tesbitine, askerlik borçlanmasının geçerli olduğunun ve emekliliğe hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava davacının 11.12.2002-3.5.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu süreler ile çakışan 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının iptali ile askerlik borçlanmasının geçerli olduğunun ve tahsis talep tarihi olan 3.6.2005 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 11.12.2002-3.5.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti ile bu dönemdeki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, askerlik borçlanmasının 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu süreler dışında geçerli olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının re"sen 1.7.2005 tarihli bildirge ile vergi kaydı esas alınarak 1.11.2002 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, vergi kaydının nakliyecilik faaliyetinden 27.02.2001 tarihinden beri halen devam ettiği, davacının 26.05.1976 tarihinden itibaren kesintili olarak 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının bulunduğu, 8.3.1977-8.11.1978 tarihleri arasındaki 1 yıl 8 ay askerlik süresini 6.5.2005 tarihinde borçlanma bedelini ödeyerek borçlandığı, ancak 1977 yılı 2. dönemde 70 gün, 3. dönemde 25 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olması nedeniyle davalı Kurumca askerlik borçlanmasının iptal edildiği, 3.5.2005 tarihinde 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı çalışmaları gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunması üzerine kurumca 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık süresi ile çakışan 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık süresinin iptal edilerek 5000 gün sigortalılık süresi bulunmadığı gerekçesiyle aylık tahsis talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa, isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanınarak, "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Ancak, 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre
içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
1.11.2002 tarihinde, önceden başlayıp devam eden sigortalılık 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık olduğundan davacı dava konusu olan dönemde Bağ-Kur sigortalısı ise de Bağ-Kur’a hiç prim ödemesi bulunmadığından davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinden uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek.19. ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.06.2006 gün ve 2006/21-363 Esas, 2006/466 Karar, 28.06.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir. Bu nedenle her ne kadar mahkemenin uyuşmazlıkta uygulanması mümkün bulunmayan baskın sigortalılık gerekçesi yerinde değilse de davacının 11.12.2002-3.5.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığın geçerlilik tanınmasına ilişkin hükmü sonucu bakımından doğrudur. Askerlik borçlanması ile ilgili ihtilafa gelince; davacı askerlik borçlanması yaptığı tarihte 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğundan davalı Kurumca askerlik borçlanmasının iptaline ilişkin işlem yerinde olmayıp Rize Askerlik Şube Başkanlığı yazısından davacının 8.3.1977-8.11.1978 tarihleri arasında fiilen 20 ay askerlik hizmetini yaptığı görülmekle bir kişinin askerlik hizmetini yaparken bir işyerinde çalışması fiilen mümkün olmadığından davacının 600 gün askerlik borçlanması geçerli kabul edilerek askerlik hizmeti ile çakışan 1977 yılındaki 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı hizmetinin iptali gerekirken mahkemece 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa değer verilerek çakışan askerlik borçlanmasının geçersiz sayılması isabetsiz olmuştur.
Öte yandan HUMK.’nun 388/3. maddesi gereğince hükmün gerekçe bölümünde iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması yapılmalıdır. Hâkim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Yargıtay’da bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflarda ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Somut olayda mahkeme kararının gerekçesinde davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğu süreler gösterilip toplam sigortalılık süresi açıkça yazılarak buna geçerli sayılan askerlik borçlanma süresi eklenerek yaşlılık aylığına esas alınacak sigortalılık süresi belirtilmemiş, yalnızca 5000 gün sigortalılık süresi bulunmadığı gerekçesiyle yaşlılık aylığına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Kaldı ki dosya içerisinde bulunan 1.12.2006 tarihli bilirkişi raporunda da davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmet süresi davalı Kurumun mahkemeye hizmet süresi konusunda değişik bildirimlerde bulunulduğuna bu çelişkinin sebebinin anlaşılamadığına da değinilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinden davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmet süresi ile askerlik borçlanması toplamının 5000 günün altında olup olmadığı denetlenememektedir.
Yapılacak iş; davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi geçerli hizmet süresini açıkça belirlemek, bu süreye 600 günlük askerlik borçlanmasını ekleyerek yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığını tartışarak bir sonuca varmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.