16. Ceza Dairesi 2016/445 E. , 2016/4233 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Hakaret ve iftira suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16.01.2015 tarihli ve 2015/1219 soruşturma, 2015/934 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.03.2015 tarihli ve 2015/875 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, şikâyetçi vekilinin, ... Gazetesinin 06.01.2015 tarihli nüshasında ve aynı tarihli www.sanliurfasembol.com adlı internet sitesinde müvekkilinin kişiliğine, kamuoyundaki saygınlığına yönelik karalayıcı haberler yayınlandığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu, bahse konu yayınlanan haberlerin özü itibari ile ifade ve basın özgürlüğü çerçevesi sınırları içerisinde kaldığı, şüpheliye isnat edilen suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, müşteki tarafından şikâyet dilekçesinde belirtilen söz konusu gazete ve internet sitesinde yapılan haberlerin soruşturulması gerekirken, müştekinin yaptığı şikâyet üzerine bir araştırma yapılmadığı, şikâyete konu haberlere ilişkin yayınlar soruşturma dosyasına celp edilip, iddia konusu suçlar yönünden değerlendirilmediği, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 30.11.2015 gün ve 94660652-105-63-11928-2015-E.24862/78686 sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2015 tarih ve 2015/875 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Şikâyetçi ...i vekilinin, ... Gazetesinin 06.01.2015 tarihli nüshasında ve aynı tarihli www.sanliurfasembol.com adlı internet sitesinde müvekkilinin kişiliğine, kamuoyundaki saygınlığına yönelik karalayıcı haberler yayınlandığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda hakaret ve iftira suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16.01.2015 tarihli ve 2015/1219 soruşturma, 2015/934 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraza ilişkin ... 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.03.2015 tarihli ve 2015/875 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, müşteki tarafından şikâyet dilekçesinde belirtilen söz konusu gazete ve internet sitesinde yapılan haberlerin soruşturulması gerekirken, müştekinin yaptığı şikâyet üzerine bir araştırma yapılmadığı, şikâyete konu haberlere ilişkin yayınlar soruşturma dosyasına celp edilip, iddia konusu suçlar yönünden değerlendirilmediği, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
Anayasanın 28. maddesinde;
“Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27. maddeleri hükümleri uygulanır.
Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan ve Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber ve yazıyı, yazanlar ve bastıranlar veya aynı amaçla basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.
Yargılama görevini amacına uygun olarak yerine getirilmesi için kanunla belirtilecek sınırlar içinde hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz.
Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hakim kararıyla; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın, korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir; hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır.
Süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesine genel hükümler uygulanır.
Türkiye"de yayımlanan süreli yayınlar, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, milli güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan mahkum olma halinde, mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilir. Kapatılan süreli yayının açıkça devamı niteliğini taşıyan her türlü yayın yasaktır; bunlar hakim kararıyla toplatılır.” hükmü ile
5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesinde;
“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” hükmü getirilmiştir.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, "Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasanın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu
arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada "küçültücü" sözlerin kullanılmaması gerekir.... Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler "polemik" niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez." şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında;
İncelenen dosya kapsamına göre, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca, şikâyetçi vekilinin, ... Gazetesinin 06.01.2015 tarihli nüshasında ve aynı tarihli www.sanliurfasembol.com adlı internet sitesinde müvekkilinin kişiliğine, kamuoyundaki saygınlığına yönelik karalayıcı haberler yayınlandığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu, bahse konu yayınlanan haberlerin özü itibari ile ifade ve basın özgürlüğü çerçevesi sınırları içerisinde kaldığı, şüpheliye isnat edilen suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle bu karara yönelik itirazın reddine dair ... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 10.03.2015 tarihli ve 2015/875 değişik iş sayılı kararı usul ve kanuna uygun bulunduğu gözetilerek kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
IV) Sonuç ve karar:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.