1. Hukuk Dairesi 2014/14084 E. , 2016/10867 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 6.12.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Doğan Karabey ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 1563 ve 1564 parsel sayılı taşınmazlara bina yapmak,1562 parsel sayılı taşınmazı ise, yol olarak kullanmak suretiyle haklı bir nedene dayanmadan davalının müdahalede bulunduğunu öne sürerek elatmanın önlenmesine ve binanın yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazlarda da davacının hakkı bulunmadığından davanın öncelikte husumet yönünden reddi gerektiğini öne sürmüş, bina yaptığı, ağaç diktiği ve yol olarak kul kullandığı yerlerin 2/B alanı içerisinde kaldığını, bina değerinin taşınmazın değerinden fazla olduğunu, bina yaptığı taşınmaza zilyet olduğunun kadastro tesbiti ile saptandığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değerleri toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, somut olayda sadece yol olarak kullanılan toplam 544 m2.lik kısmın keşfen belirlenen değerinin dava değeri olarak benimsendiği ve bu değer üzerinden harç ikmalinin yapıldığı, yıkımı istenen havuz ve binanın değerleri ile bunların kapladığı zemin değerlerinin hesaplanmadığı ve bu yönlerden harç alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hâl böyle olunca, öncelikle yol olarak kullanılan kısım dışında, yıkımı istenen havuz ve bina değerleri ile bunların kapladığı zemin değerlerinin bilirkişilere hesaplatılması ve bu değerler üzerinden peşin harcın alınması, bu yasal zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.