Esas No: 2017/9903
Karar No: 2020/2597
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9903 Esas 2020/2597 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki oldukları 102 ada 13 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 102 ada 10 sayılı parselin 55,18 m²"sinin kıyıda kaldığını, Kadastro Mahkemesinin 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararı ile bedelsiz olarak tapusunun iptaline karar verildiğini, tapu kayıtlarının kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; şimdilik 55.180,00-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen karar, davacılar vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Dairece 30.12.2011 gün ve 2011/9396 E. - 14150 K. sayılı bozma kararında özetle; “...Taşınmaz malikleri yönünden zapt, Ardeşen Kadastro Mahkemesinin derecattan geçerek 16.02.2006 tarihinde kesinleşen 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararı ile gerçekleştiğine göre eldeki davanın açıldığı tarih gözetildiğinde dava kanunî süresi içinde açıldığından işin esasına girilerek karar verilmesi ...” gereğine değinilmiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacı ... 12.05.2008 tarihli dilekçesiyle; maliki olduğu 102 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın 72,53 m²sinin kıyıda kaldığından bahisle Kadastro Mahkemesinin 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararı ile bedelsiz olarak tapusunun iptaline karar verildiğini, tapu kayıtlarının kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; şimdilik 72.500,00-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 20.030,46-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmekle, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Dairece 08.11.2012 gün ve 2012/8567 E. - 12518 K. sayılı bozma kararında özetle; “...Mahkemece, çekişmeli taşınmazın değerinin belirlenmesi bağlamında yapılan soruşturma ve değerlendirmenin hüküm vermeye yeterli olduğunun söylenemeyeceği, dava konusu olan bir taşınmazın değeri belirlenirken; cins ve nev"i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu, vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri, arazilerde taşınmaz malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir; arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri, taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk bulunduğu...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, ayrı ayrı açılan davalara ilişkin verilen bozma kararlarına uyulduktan sonra, davalar birleştirilmiş ve asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dairemizce 05.05.2015 gün ve 2015/2450 E. - 3659 K. sayılı bozma kararında özetle; “...Davacılar vekilince 06.04.1976 tarih 1 sıra ve 23.11.1965 tarih 11 sıra sayılı tapu kayıtlarının, genel arazi kadastrosu sırasında sırasıyla 102 ada 10 ve 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gördükleri, ancak Kadastro Mahkemesinin 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararı uyarınca revizyon gördükleri parsellerin bir bölümünün iptal edilmesi nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğuna göre, davacının TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunduğu, tapu kayıtlarının, kadastro tesbitlerine dayanak alındığı 06.04.1976 tarih 1 sıra ve 23.11.1965 tarih 11 sıra sayılı tapu kayıtları olduğu, bu tapu kayıtlarından 06.04.1976 tarih 1 sıra sayılı tapu kaydının 332 m² yüzölçümlü olup, kadastro sırasında 102 ada 9 ve 10 sayılı sırasıyla 142,68 m² ve 188,36 m² yüzölçümlü parsellere uygulandığı, bu parsellerden 102 ada 10 sayılı parselin 55,18 m² bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından iptal edildiği, daha sonra 102 ada 9 ve 10 sayılı parsellerin birleştirilmesiyle 276 m² yüzölçümlü 102 ada 13 parselin oluştuğu, davacının eski tapu kaydından kaynaklanan zararının 55,18 m² olduğu, yine 23.11.1965 tarih ve 11 sıra sayılı tapu kaydının 275 m² yüzölçümlü olup, kadastro sırasında 102 ada 7 sayılı parsel olarak 281,41 m² yüzölçümüyle revizyon gördüğü, 72,53 m²"sine ilişkin iptal kararından sonra yüzölçümünün 209 m² olarak tescil edildiği, dayanak alınan tapu kaydı gayrisabit hudutlu olduğundan miktarı ile geçerli bulunduğu, miktarından daha fazla revizyon gördüğü, miktar fazlası kısmın kadastro tesbitinin iptal edilmesi nedeniyle TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zararın oluşmadığı, dayanak alınan tapu kaydı nedeniyle oluşan zararın miktar fazlası kısmın düşülmesinden sonra kalan 66 m² yüzölçümlü bölüm yönünden oluştuğu, değerlendirme tarihinin de kadastro mahkemesinin kesinleştiği 16.02.2006 tarihi olduğu, bu tarih itibariyle tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konunun, dayanak tapu kaydının uygulandığı gayrimenkullerin niteliklerinin ve değerlerinin hesaplanması olup, arazi (tarım arazisi) niteliğindeki taşınmazlarda net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlarda ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirleneceğinden, değerlendirme tarihi itibariyle ilgili idarelerden taşınmazın imar planında olup olmadığı, varsa konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları araştırılması, değerlendirme tarihinden önceki yakın ve benzer yüzölçümlü taşınmazların satışlarına ilişkin olarak taraflara emsal sunma olanağının sağlanması, gerekirse re"sen emsal araştırması yapılması, bundan sonra konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi, taşınmazlardan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği, üzerinde bir bina var ise, resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle davacının gerçek zararının belirlenmesi gerektiği, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa niteliğinde olmadığı saptandığı takdirde ise, bu niteliği ve sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri değerlendirme tarihi itibariyle ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek ve bu verilere uygun biçimde değerlendirme yapılmak suretiyle değerinin hesaplanması, oluşacak sonuca göre de birleştirilen her dava yönünden davada haklı çıkan ve kendini avukat ile temsil ettiren taraf yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi avukatlık ücretine takdir edilmesi, açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yetersiz inceleme, keşif ve bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde;
A) İş bu dosya (asıl dava dosyası) bakımından 29.134,76-TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) İş bu dosya ile birleşen, 2013/58 Esas sayılı dosyası bakımından 39.209,55-TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; tapu kayıtlarının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere; Yargıtayın bozma kararlarına karşı direnme hakkı yasalarımıza göre mahkemeye verilmişse de, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Bu bağlamda hâkim, uyduğu bozma kararının gereğinin eksiksiz yerine getirilip getirilmediğini denetlemekle görevlidir. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak doğar. Mahkeme yönünden ise uyulan bozma kararında gösterilen şekilde karar vermek mükellefiyeti meydana gelir. Bu sebeple; 102 ada 7 sayılı parselle ilgili olarak "dayanak alınan tapu kaydı nedeniyle oluşan zararın miktar fazlası kısmın düşülmesinden sonra kalan 66 m² yüzölçümlü bölüm yönünden oluştuğu" yönündeki bozma ilamına uyulmasından sonra, bozma kararına aykırı olarak mahkemece 72,53 m² üzerinden tazminat hesaplaması yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi, özetle bozma gereğinin yerine getirilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. Bundan başka; tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında her ne kadar mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki:
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği; arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden (..... Kadastro Mahkemesinin 2002/6 E. - 2004/26 K. sayılı kararının kesinleştiği 16.02.2006 tarihinden) önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle taşınmazın gerçek değeri belirlenerek karar verilmesi gerekir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz; değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, alt yapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskân amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde; emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise....resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden, aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait "Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu" tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi; tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/07/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.