1. Hukuk Dairesi 2014/14088 E. , 2016/10874 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.12.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı ... ile davalı ... geldiler, devetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekil ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, tenkis ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, muris babaları ..."nun mirastan mal kaçırmak amacıyla bir kısım taşınmazlarını oğulları olan davalılar ... ve .... doğrudan temlik ettiğini, bir kısım taşınmazlarını da üçüncü kişilere satıp parasıyla davalıların mal edinmelerini sağladığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis ve tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden; 1997, 1998, 2000 ve 2001 sayılı parsellerin muris ... adına kayıtlı iken, 03.04.1995 tarihli aynı resmi akitle 1998 ve 2001 sayılı parsellerini davalı oğlu ...., 1997 ve 2000 sayılı parsellerini de davalı oğlu .... satış yoluyla temlik ettiği; davalı ..."in 1997 sayılı parselini 06.06.1997 tarihinde 3. kişiye sattığı, 2000 sayılı parselini de 2582 ve 2583 sayılı parsellere ifraz ettirerek bunlardan 2582 sayılı parselini 16.08.2005 tarihinde, 2583 sayılı parselini de 31.07.2007 tarihinde 3. kişilere sattığı; dava konusu edilen diğer 12 parça ( 930-tevhit ve taksimen 2652, 2024-7 nolu bağımsız bölüm, 1513-4 nolu bağımsız bölüm, 5120, 255, 1996, 575, 1999, 6, 7, 8 ve 2462 nolu parseller ) taşınmazın ise, davalıların 3. kişilerden edindiği taşınmazlar ile murise ait iken 3. kişilere satılan taşınmazlar olduğu görülmektedir.
./..
Murisin kızları .... ve ...., erkek kardeşleri ... ve ... ile ... eşi .... aleyhine eldeki davayı açmışlar ve muris muvazaası nedenine dayanarak 1997, 1998, 2000 ve 2001 sayılı parseller bakımından miras payları oranında tapu iptali-tescil, olmazsa tenkis ve 1997 sayılı parsel bakımından tazminat isteklerinde bulunmuşlar; ayrıca, diğer 12 parça taşınmaz bakımından da, bir kısmının murisin parasıyla alınıp davalılar adına tescil edildiğini(gizli bağış), kalan kısmının da murise ait iken 3. kişilere satılıp bedellerinin davalılara bırakıldığını(bağış) ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemişler; aşamada, ıslah yoluyla 2582 ve 2583 sayılı parselleri de 1997 sayılı parsel yanında muris muvazaası nedenine dayalı tazminat isteklerine dahil etmişler; sonrasında da, davalı ... adına kayıtlı 5120 sayılı parsel hakkındaki davayı atiye terketmişlerdir.
Mahkemece, davalılardan ..... üzerine kayıtlı bulunan 1998 ve 2001 parsel sayılı taşınmazların muris .... tarafından mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde adı geçen davalıya temlik edildiği gerekçesiyle anılan taşınmazlar yönünden tapu iptali-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş; diğer taşınmazlar hakındaki dava ise kanıtlanamadığından bahisle reddedilmiş; hüküm, davacılar ile davalılardan Şakir tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun 706., Türk Borçlar Kanunu"nun 237. ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini ya da taşınmazın 3. kişiye devredilmesi halinde tazminat isteyebilirler.
Öte yandan, miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma(bağış) işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olması durumunda, bu kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili ve yenilik doğurucu(inşai) nitelikteki tenkis davası açılabilir.
Diğer taraftan; bedeli muris tarafından ödenerek üçüncü kişiden satın alınan taşınmazın mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu sicilinde yarar sağlanmak istenilen kişi(davalı) adına kaydettirilmesi(gizli bağış) halinde, anılan 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yok ise de, bu tür bir işlemin tenkis konusu yapılabileceği tartışmasızdır.
Somut olayda; dosya içeriği ve toplanan deliller yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, 1998 ve 2001 sayılı parsellerin mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak muris tarafından davalı oğlu .... temlik edildiği; 1997, 2000(ifrazen 2582 ve 2583) ve 2462 sayılı parseller dışındaki taşınmazlar bakımından ise ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, 1998 ve 2001 sayılı parseller hakkındaki davanın kabul edilmesinde ve 1997, 2000(ifrazen 2582 ve 2583) ve 2462 sayılı parseller dışındaki taşınmazlar hakkındaki davanın da reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ..."in tüm, davacıların diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
../...
Ne var ki, murisin, oğlu Ali"ye muvazaalı olarak temlik ettiği 1998 ve 2001 sayılı parsellerle birlikte aynı resmi akitte davalı ..."e temlik ettiği 1997 sayılı parsel ile 2000(ifrazen 2582 ve 2583) sayılı parsel bakımından da "iradenin bölünmezliği" ilkesi gereği muvazaa olgusunun gerçekleştiği gözetilerek anılan parseller hakkındaki tazminat isteğinin kabul edilmesi yerine reddedilmesi doğru değildir.
Bunun yanında, muris adına kayıtlı iken murise vekaleten davalı ... tarafından 3. kişiye satılan 2462 sayılı parselin satış bedelinin de murise ödendiği hususu, vekalet ilişkisi çerçevesinde ispat yükü kendisine düşen davalı ... tarafından kanıtlanamadığından, anılan parsel hakkındaki tenkis isteğinin değerlendirilmemesi de isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davacılar vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.