1. Hukuk Dairesi 2016/11171 E. , 2016/10987 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kayıt malikleri ile davacıların miras bırakanlarının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları “...” ile “.....”un paydaşı olduğu 75 ada 313 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “..” ve “....” olarak yazıldığını, davaya konu taşınmaz hakkında .... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/593 Esas sayılı dosyada görülen ortaklığın giderilmesi davasında tapu kayıt malikleri ... ve ..... mirasçıları tespit edilemediğinden aynı mahkemenin 2011/686 Esas sayılı dosyası ile mirasbırakanların payları için kayyım atandığını ve yapılan yargılama sonucunda taşınmazın satışına karar verildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine Satış Memurluğunun 2011/24 satış dosyası ile taşınmazın satıldığını, mirasbırakanların paylarına isabet eden satış bedelinin ödenmesi amacıyla Kayyımlık Bürosuna yaptıkları başvurunun reddedildiğini ileri sürerek, davaya konu taşınmazın tapu kayıt malikleri “...” ve “....”nın, murisleri “.. ...” ve “... ...” ile aynı kişiler olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece "...uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi yerine, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesi ile bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan ve görevli mahkemece sürdürülen dava sonucunda iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
./..
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, dava konusu 75 ada 313 parsel sayılı taşınmazın ilk tesisinden itibaren geldi ve gittilerini gösterir tedavüllü tapu kayıtlarının (çap kaydı, kadastro tutanakları, akit tabloları, dayanak tapu kayıtları, ifraz işlemleri vs.) ilgili tapu müdürlüğünden eksiksiz bir biçimde celp edilmediği, kayıt malikleri ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığının ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, taşınmazı kimin, hangi tarihten beri ve ne şekilde tasarruf ettiğinin, kayıt malikleri ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının ve kayıt malikleri ile davacının mirasbırakanlarının aynı şahıslar olup olmadığının zabıta aracılığıyla araştırılmadığı, davacının dava dilekçesinde bildirdiği dosyaların mahal mahkemelerinden getirtilmediği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; dava konusu taşınmazın tesciline dayanak belgeler ve tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, yukarıda değinilen ilkeler ve somut olgular çerçevesinde araştırmanın yapılarak taşınmaz malikleri ile davacıların mirasbırakanlarının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.