Davacı, SSK"na tabi hizmetlerinin tesbitine 29.8.2005 tarihli başvurusuna göre SSK"dan yaşlılık aylığına hak kazandığına karar verilmesini ve Bağ-Kur sigortalılığı ile prim borcunun iptalini istemiş, 2.11.2006 tarihli dilekçesi ilede Bağ-Kur sigortalılığının 1.1.1998 tarihinden sonraki kısmının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının SSK"na tabi hizmetleri üzerinden SSK"dan 1.1.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti ile Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar vermiştir.
Davacının 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 2.4.1982-15.10.1991 tarihleri arasında aralıklı olarak vergi kaydının bulunduğu, 9.5.1983 tarihinde başlayan oda kaydının aralıklı olarak devam ettiği, 16.2.1987-10.2.1992 tarihleri arasında da sicil kaydının mevcut olduğu 1.6.1984 tarihinde başlayan SSK"na tabi çalışmalarının 1997 yılına kadar mevsimlik çalışmalar olarak devam ettiği, 1.12.1997-9.5.1998 ve 1.10.1998-11.5.1999 tarihleri arasında isteğe bağlı SSK sigortalısı olarak prim ödediği, 11.5.1999-9.4.2000,18.4.2000-29.9.2003 ve 20.12.2003-31.8.2005 tarihleri arasında tekrar SSK"na tabi çalışmalarının mevcut olduğu, 22.9.2000 tarihinde 1 yıl 8 aylık askerlik borçlanmasının SSK"na ödediği, 29.8.2005 tarihinde de SSK"dan yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, Bağ-Kur"un davacıyı 20.4.1982-1.1.1983, 9.2.1983-26.10.1991-10.2.1992 8.1.1993-5.10.2000 ve 30.9.2003-29.8.2005 tarihleri arasında sigortalı kabul ettiği, davacının Bağ-Kur"a son defa 24.9.1998 tarihinde prim ödemesinin bulunduğu ve kurum yazısına göre 30.9.2005 tarihi itibariyle 11.882.34-YTL prim borcunun bulunduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Sistemizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup her iki sigortalılığının çakışması halinde önceden başlayarak devam eden sigortalılık asıl sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2005/21-370-402 ve 2005/437-448 sayılı kararlarında bu hususlar özellikle belirtilmiştir. Bu durumda davacının istemine göre, uyuşmazlık konusu olan 1998 yılına ait döneminide kapsayacak şekilde ve diğer süreler haricinde önceden başlayan sigortalılıklar gözetilerek davacının 8.1.1993-5.10.2000 ve 30.9.2003- 29.8.2005 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü gerekmiştir. Ancak 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın Ek 19. maddesi " Bu kanun ve 2926 sayılı kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içeresinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalılının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalıılğı durdurulur.
Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilemez ve bu sürelere ilişkin kurum alacakları takip edilmeyerek, kurum alacakları arasında yer verilmiz. Ancak, sigortalı ve hak sahipleri daha sonra daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6163 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103. maddesinin 1. fıkrasının (6), (8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104. maddesi hükümleri uygulanır. ; hükmünü getirmiştir.
Davacının davadaki isteminden 1998 yılından sonraki prim borcunu ödeme isteğinin bulunmadığı sonucu çıkmaktadır. Talebi gözetilerek 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın Ek 19. ve geçici 26. maddelerinin uygulanabileceğinin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2006/21-363-466 ve 2006/ 21-485-483 sayılı kararları da bu yöndedir.
Mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uygulama yapılıp sonucuna göre Bağ-Kur ve SSK hizmetlerini değerlendirilerek 2829 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken davacının talebi ve 1479 sayılı Yasa"nın Ek 19. maddesi gözetilmeksizin tüm Bağ-kur sigortalılığının iptaline karar verilerek sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.