8. Hukuk Dairesi 2016/20215 E. , 2019/776 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı Ve Katılma alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı/karşı davalı ... vekili, muris eş Ferda adına edinilen taşınmaz nedeniyle 132.500,00 TL alacağın davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesini talep ve dava etmiş, 22.04.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 171.875,00 TL"ye yükseltmiş; karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı/karşı davacı ... vekili, davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde davacı/karşı davalı adına edinilen taşınmaz ve araç nedeniyle 1.325,00 TL alacağın davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, 21.04.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 26.625,00 TL"ye yükseltmiştir.
Mahkemece, asıl ve karşı davada talep miktarının artırılmasına ilişkin dilekçeler dikkate alınmadan, asıl davanın kabulüyle, taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 132.500,00 TL alacağın tahsiline, karşı davanın kabulüyle, taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.325,00 TL alacağın tahsiline, miras paylarının ilamın infazı aşamasında gözetilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı/karşı davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı/karşı davacı vekilinin asıl dava konusu 5125 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Mahkemece, taşınmazın edinilmesinde davacı/karşı davalı kocanın hesabından aynı gün çekilen paranın kullanıldığının kabulü yerinde ise de, bu paranın evlilikten önce var olup olmadığı, var ise ne kadarının edinilmiş mal ne kadarının kişisel mal olduğu hususunda yeterince araştırma ve inceleme yapılmadan, tamamının kişisel mal kabul edilerek değer artış payı ve artık değere katılma alacağının hesaplanması hatalı olmuştur. O halde Mahkemece, taşınmazın edinilmesinde kullanılan banka hesabından çekilen 115.000,00 TL yönünden TMK"nin 219/4 ve 220/2 maddeleri gereğince araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
3. Davalı/karşı davacı vekilinin karşı dava konusu 208 ada 397 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, taşınmazın edinilmesinde davacı/karşı davalı kocanın evlilik öncesi edindiği dava dışı 365 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların satışından elde edilen paranın kullanıldığının kabulü yerinde ise de, dava dışı taşınmazların satışından elde edilen paranın tasfiyeye konu taşınmazın bedelinin tamamını karşılayıp karşılamadığı, dava dışı taşınmazların devir tarihindeki değerleri uzman bilirkişilerce tespit edilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece yapılacak iş, dava dışı 365 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların devir tarihindeki değeri ile tasfiyeye konu 208 ada 397 parsel sayılı taşınmazın edinme tarihindeki değerlerinin, konusunda uzman bilirkişilerce belirlenerek, dava dışı evin satışından elde edilen paranın tasfiyeye konu taşınmazın bedelinin tamamını karşılayıp karşılamadığı tespit edilip, tamamına yetmemesi halinde bakiye kısmın davacı/karşı davalının banka hesaplarında bulunan paranın edinilmiş mal mı kişisel mal mı olduğu gözönünde bulundurularak, banka hesaplarında bulunan para ile karşılanıp karşılanmadığı, karşılanmadı ise kalanın edinilmiş mallardan karşılandığı (TMK mad. 222/3) kabul edilerek talep hakkında bir karar vermek olmalıdır.
4. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek değer artış payı ve katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacı temyize konu davaları terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Ferda Kahya"nın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte ve mirasçı çocuk da kısmen birleşmiştir.
Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı/karşı davalı mirasçı sağ eşin ve davalı/karşı davacı çocuğun mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınan tereke borcundan davacı/karşı davalının ve davalı/karşı davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek, mirasçı davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacıdan tahsiline karar verilecek miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
5. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK mad. 26).
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde davalı/karşı davacı tarafın dava dilekçesinde 1.325,00 TL alacak talebinde bulunduğu, 21.04.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 26.625,00 TL"ye yükselttiği anlaşıldığından, Mahkemece, talep miktarının yükseltilmesine ilişkin dilekçe gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur (HMK mad. 26).
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davalı/karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine ve taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.