20. Hukuk Dairesi 2015/2481 E. , 2016/3852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili mahkemeye sunduğu 11/05/2011 harç ve havale tarihli ve birleştirilen dosyada 01/07/2013 harç ve havale tarihli dava dilekçesinde; ... mahallesi, 6110 ada 8 parsel sayılı arsa niteliğinde 452 m2 yüzölçümündeki taşınmazın müvekkilleri adına ½ hisse oranında tapuda kayıtlı iken.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/231 E. - 2008/461 K. sayılı ilâmı ile tapu kaydının iptal edildiğini ve bataklık-sazlık niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğini, maddi zarar uğradıklarını, bu nedenle, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile şimdilik her bir dosyada ayrı ayrı 10.000.-TL"nin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile müvekkillerine payları oranında ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile hükmen iptal edildiğini, henüz kesinleşmediğini, hukukî olay ve açılan dava ile Hazine arasında illiyet bağı bulunmadığını ve bu nedenle Hazinenin tazmini kusurlu sorumluluğu olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davacılar vekili, keşif sonrasında belirlenen taşınmazın değeri üzerinden 17/10/2014 tarihinde mahkemeye sunduğu ek layihada; davasını harcını tamamlamak suretiyle 341.260.-TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın, birleştirilen dosya ve ıslahla artırılan miktar da gözetilerek kabulü ile; 341.260,00.-TL"nin 29/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara eşit oranda ödenmesine, davacı için karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca belirlenen 25.675,60.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu .... mahallesi, 6110 ada 8 parsel sayılı 452 m2 yüzölçümünde arsa niteliğindeki taşınmaz ½ hisse oranında ... ve ... adlarına 03/10/2003 tarihinde 8096 yevmiye ile satış suretiyle tescil edilmiştir. Davacılar taşınmazı güven ilkesine dayalı olarak 03/10/2003 tarihinde satın almışlardır.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosyaya getirtilen tapu kayıtları ile belgelerin ve kesinleşmiş ilâm örneklerinin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın tapu kaydının .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2008 gün ve 2006/231 E. - 2008/461 K. sayılı ilâmı iptal edilerek bataklık-sazlık niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 29/01/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eldeki dava, 11/05/2011 tarihinde ve birleştirilen dosyada dava 01/07/2013 tarihinde açılmıştır. Tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı 29/01/2013 tarihinde kesinleştiğine göre davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık Dava zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder." hükmü yer almakta olup bu düzenlemeye göre devletin sorumluluğu resmî sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluktur. Sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır.
Yargıtay uygulamasında, mülkiyet hakkına müdahaleden doğan zararların giderilmesine ilişkin davalarda, 818 sayılı Kanunun 125. (6098 sayılı Kanunun 146) maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresi uygulanmaktadır.
Özel ve tüzel kişiler adına Medenî Kanunda öngörülen haklar kullanılmak suretiyle, mahkemece hükmen verilen ve kesinleşen ilâm yolu ile veya alım, satış, intikal, ferağ, hibe/bağış ve takas gibi yöntemlerle tapuya tescil edilen taşınmazların, tapu kayıtlarının hükmen veya tapuda yapılan geçersiz belgelere dayalı olarak yolsuz işlemler sonucu iptali nedeniyle Medenî Kanunun 1007. maddesinden kaynaklanan Hazinenin kusursuz sorumluluğuna dayalı olarak açılan tazminat istemli davalarda;
Öncelikle; çekişmeli taşınmazın tapudaki niteliği ile hali hazır eylemli ve hukukî niteliğinin saptanması gerekir. Öncelikli olarak yapılacak bu belirleme ile taşınmazın tazminata esas alınacak niteliğinin saptanmasında kullanılacak yöntemi açısından önemlidir.
Dava konusu taşınmaz tapu kaydında arsa niteliğindedir. Nevar ki; taşınmaz şehir imar planı kapsamında arsa niteliğinde/şehir imar planı dışında mücavir alanda veya dışında olmakla birlikte 11/03/1983 tarih ve 17984 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 17/7/1972 tarihli ve 1610 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin üçüncü fıkrasına göre 8/02/1983 tarihinde kararlaştırılan ve 01/01/1983 tarihi itibariyle geriye doğru sene başı esas alınarak yürürlüğe giren 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde ve 17/04/1998 gün ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun Kararındaki ölçütlere göre; yol, su, elektrik, kanalizasyon, doğalgaz, temizlik/çöp gibi belediyenin altyapı hizmetlerinden yararlandığı gözetilerek arsa niteliğini kazanmış ve arsa niteliğinde olduğu kabul edilirse, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde belirtilen yönteme göre; taşınmazın, “a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü. c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde; taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini. g) Arsalarda; kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda; (…) (2) resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.” denildiğinden çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihindeki en yakın emsal satışlar baz alınarak emsal karşılaştırması yöntemine göre değer biçilmesi gerekirken dava tarihine göre değer biçilmesi ve buna göre de yasal faiz yürütülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Bu nedenle, somut olayda; dava konusu taşınmaz tapu kaydında arsa niteliğinde olup, mülkiyetin el değiştirdiği tarih itibariyle 11/03/1983 tarih ve 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütlere göre arsa niteliğinde ise ya da arsa niteliğini kazanmışsa, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Şayet şehir imar planı kapsamına alınmamış ve halen tarla ise münavebe usûlüyle hasılat elde etme; üzüm bağı, meyve ve narenciye bahçesi olarak kullanılıyorsa ürün alma yöntemiyle belirlenecek gelir metoduna göre, mülkiyetin el değiştirdiği tarihteki değeri saptanmalıdır.
Bu itibarla, taşınmazın arsa olarak kabulü halinde, emsal satışların değerlendirme tarihi olan mülkiyetin el değiştirdiği ve hükmün kesinleştiği tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir.
Somut olayda; çekişmeli taşınmaz tapu kaydında arsa niteliğinde ise de, Anıtlar Yüksek kurulunun kararına göre 1. Derece Doğal Sit alanında kaldığı ve Yamansız gölü koruma (sit alanı etkileme geçiş) alanında olması nedeniyle yapılaşma yasağı olduğu ve bataklık-sazlık olması nedeniyle de tapu kaydını hükmen iptal edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Hükme dayanak alınan raporda bir tek emsalin yüksek değerde olduğu söylenerek değer saptanmışsa da, bu husus dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir.
Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsallerin araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında keşif ve inceleme yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m²
değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu yukarıda belirtilen kıstaslara göre denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza genel deyimlerle ve piyasa rayicinden söz ederek tapu iptali tescil kararının kesinleştiği ve mülkiyetin el değiştirdiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen bilirkişinin yetersiz raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04/04/2016 günü oy birliği ile karar verildi.