Davacı, davalı işverene ait işyerinde 13.07.1996-1.12.1999 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Dava, davacının davalı işverene ait (1021580) ss. nolu işyerinde 13.7.1996-1.12.1999 tarihleri arasında geçen, davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalıya ait 2 23110606 1021580, 034 09 38 dosyada işlem gören işyerlerinde sigortasız işçi olarak 1.8.1996-31.12.1996 tarihleri arası 150 gün, 1.1.1997-15.1.1997 tarihleri arasında 15 gün, 1.1.1998-30.4.1998 tarihleri arasında 58 gün, 1.5.1998-16.6.1998 tarihleri arasında 13 gün, 2.11.1998-31.12.1998 tarihleri arasında 58 gün, 1.1.1999-30.6.1999 tarihleri arasında 180 gün, 1.7.1999-1.12.1999 tarihleri arasında 150 gün çalıştığının tespitine, fazla istemin reddine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işverence davacının (1021580) sicil nolu iş yerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği, 15.1.1997 tarihinden itibaren 1997/1.2.3. dönemlerde 347 gün, 1998/1. döneminde 62 gün, 1998/2. döneminde 2 gün, ve davalıya ait (1016267) sicil nolu iş yerinden 1.9.1998-2.11.1998 tarihleri arasında 22 gün bildirimde bulunulduğu, (1021580) sicil nolu işyerinin 29.9.1996 tarihinde ve (1016267) sicil nolu işyerinin de 3.10.1995 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp, her iki işyerinin en son 1998/11. ayında işçi bildiriminde bulundukları anlaşılmaktadır.
Gerçekten, davacının işyerindeki çalışmaları Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak primleri ödenmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden iseler de; tanıkların davalı işverence 1996, 1997 ve 1998 yıllarındaki çalışmaları bildirilmiş olmakla, davacının tespitini istediği 1.8.1996-31.12.1998 tarihleri arası döneme ilişkin istemin mahkemece kabulü doğrudur. 1.1.1999-1.12.1999 tarihleri arası döneme gelince bu dönem yönünden mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Bu dönemde bordrolu tanıkların çalışmalarının bulunmadığı , başkaca kayıtlı ve aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de tanık olarak kimsenin beyanının alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan 1.1.1999-1.12.1999 tarihleri arası dönemde tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Öte yandan kabule göre, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde davalı Kurum yararına avukatlık ücretine hükmolunmamasıda hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; varsa davacının tespitini istediği 1.1.1999-1.12.1999 tarihleri arası döneme ilişkin zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının beyanlarına baş vurularak, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının imzalı ücret tediye bordrolarını dosyaya celbederek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.