Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4310
Karar No: 2016/11071
Karar Tarihi: 13.12.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/4310 Esas 2016/11071 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/4310 E.  ,  2016/11071 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil, alacak, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve intifa hakkının terkini davası sonunda, yerel mahkemece davalı ..."ın da iyiniyetli olduğu gerekçesiyle tapu iptali-tescil isteklerinin reddine, bedel isteklerinin kabulüne; öte yandan, 2850 nolu parseldeki binanın ..."a ait olduğunun tespitine; ..."ın açtığı davanın ise, intifa hakkının iptalini gerektiren bir sebep bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin olarak verilen karar ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.12.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..., temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ... ile davacı ... vekili Avukat ... .... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı ... gelmedi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava ve birleştirilen davalar; tapu iptali tescil, tazminat, mülkiyetin tespiti ve intifa hakkının iptali isteklerine ilişkindir.
    Davacı-birleştirilen davacı ... asıl ve birleştirilen 2009/326 esas sayılı davaları ile; 2850 ve 3210 nolu parselleri üçüncü kişiden parasını ödeyerek satın aldığını ancak ikinci eşinden olan kızı .... adına tescil ettirdiğini, kızının aile görevlerini yerine getirmediğini, bağışlamadan dönme koşullarının gerçekleştiğini, ayrıca 2850 nolu parseli danışıklı temliklerle ..."a aktardığını ileri sürerek her iki taşınmaz hakkında tapu iptali-tescile karar verilmesini, aksi halde taşınmaz bedellerinin tazminini; birleşen 2013/87 esas sayılı davası ile de, 2850 nolu parseldeki binanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir.
    Davalı ..., iddiaların yersiz olduğunu belirtip davaların reddini savunmuş; açtığı 2011/324 esas sayılı birleştirilen davası ile de, adına kayıtlı 3210 nolu parselde babası ..."ın vekalet yetkisini kötüye kullanarak ilk eşinden olma kızı ... lehine danışıklı biçimde tesis ettirdiği intifa hakkının iptalini istemiştir.
    ./..





    Davalılar ... ile ..., haklarında açılan davalardaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, ..."ın açtığı davalar yönünden; bağıştan rücu koşullarının oluştuğu ancak iptal- tescile karar verilemeyeceği, davalı ..."ın da iyiniyetli olduğu gerekçesiyle tapu iptali-tescil isteklerinin reddine, bedel isteklerinin kabulüne; öte yandan, 2850 nolu parseldeki binanın ..."a ait olduğunun tespitine; ..."ın açtığı davanın ise, intifa hakkının iptalini gerektiren bir sebep bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden:
    I- Dava konusu 2850 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişi adına kayıtlı iken, 24.12.1993 tarihli resmi akitte ..."a satış yoluyla devredildiği(Yasemin(1982 doğumlu) akit tarihinde küçük olduğundan, kendisini babası ... ile annesi....velayeten temsil ettiği); Yasemin"in bu taşınmazı 20.05.2009"da dava dışı ... .. sattığı; .... taşınmazı 30.06.2009"da ..."a sattığı;
    II- Dava konusu 3210 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişi adına kayıtlı iken, 03.03.1992 tarihli resmi akitte ..."a satış yoluyla devredildiği(.....(1982 doğumlu) akit tarihinde küçük olduğundan, kendisini babası ... ile annesi .... velayeten temsil ettiği); sonrasında, bu taşınmaz üzerine, ..."ın vekili sıfatıyla babası ... tarafından 05.05.2009 tarihli resmi akitle ... lehine 64.000,00-TL bedelle intifa hakkı tesis edildiği; anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; asıl dava ile birleşen 2009/326 es.s. davanın hukuki nitelendirilmesi mahkemece "bağıştan rücu" olarak yapılmış ise de; taraflar arasında resmi şekilde yapılmış bir "bağış" işlemi bulunmadığından, hukuki ilişkinin "bağış" ilişkisinden değil satış bedelinin ödenmesinden doğan "inanç" ilişkisinden kaynaklandığının kabulü gerekir. Bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise mahkemeye aittir.
    Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
    İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir (818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) madde 81; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK) madde 97). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler.
    Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de BK"nın 19. ve 20., TBK"nın 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
    Burada üzerinde durulması gereken husus, taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağıdır. Diğer bir anlatımla, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağıdır.
    Uygulamada mesele, 5.2.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
    Belirtilen İçtihadı Bileştirme kararında da değinildiği gibi; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda, koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.
    ../...






    İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin, sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından, kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz. Ancak, aranılan nitelikte bir yazılı delil bulunamazsa, yazılı delil başlangıcı niteliği taşıyan bir belge de ispat yönünden değerlendirilebilir.
    O halde; asıl dava ile birleştirilen 2009/326 esas sayılı davada, toplanan deliller "inançlı işlem" hukuki nitelendirmesi çerçevesinde değinilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır.
    Diğer taraftan; birleştirilen 2013/87 esas sayılı davada ileri sürülen 2850 nolu parseldeki binanın mülkiyetinin davacı ..."a ait olduğunun tespiti isteği bakımından, ..."ın 26.11.2015 tarihinde ölmüş olması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesinin devreye gireceği ve davanın görülebilirlik koşulunun sağlanması için tüm mirasçıların(kızları ... ve ... ile dava dışı oğlu ...) muvafakatinin alınmasının ya da ..."ın terekesine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesinin gerekeceği tartışmasızdır.
    Öte yandan; davalı ... tarafından açılan 2011/324 esas sayılı birleştirilen davada ileri sürülen intifa hakkının iptali isteği yönünden ise, gösterilen tanıkların bu konuda da beyanlarının alınması, intifa hakkının bedel karşılığı tesis ettirildiği dikkate alınarak keşif yapılmak suretiyle akit tarihi itibariyle intifa hakkının değerinin tespit ettirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilip vekil ..... vekalet yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığının ve intifa hakkı lehdarı ... ile işbirliği içerisinde hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilmiştir.
    Hâl böyle olunca; gerek asıl ve gerekse birleştirilen davalarla ilgili olarak yukarıda işaret edilen esas ve usule yönelik eksikliklerin giderilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 1.350.00.-"şer TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi