Davacı, 01.10.1988-30.01.2007 tarihleri arasında zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalılığı dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının Kurumca iptal edilen 01.10.1988 ile 01.01.2007 tarihleri arasındaki tarım Bağ-Kur sigortalılığının SSK’na tabi kısa süreli çalışmalar dışında geçerli olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.10.1988 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, davacının 1996 yılında 75, 1999 yılında 30, 2000 yılında 3, 2001 yılında 2 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı çalışmalarının bulunduğu davalı Kurumca davacının tarım Bağ-Kur sigortalılığınının 506 sayılı Yasa"ya tabi ilk çalışmanın başladığı 1.9.1996 tarihinden bir gün önce 31.8.1996 tarihi itibariyle terkin edildiği, tapulu zirai arazisinin bulunmadığı, zirai kredi kullanmadığı, 6.8.2004 tarihinde Ziraat Odasına kaydolduğu, tarım kredi kooperatifine ortak olmadığı, 1.8.2005 tarihi itibariyle yeniden tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, 2004 ve 2006 yılılarında Doğrudan Gelir Desteği aldığı, davacının 1.10.1988-31.8.1996 ve 1.8.2005-30.1.2997 tarihleri arasında sigortalılığı ile ilgili taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tarımsal faaliyetin kesintisiz devam etmesi durumunda kısa süreli zorunlu SSK hizmetlerinin tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamını engellemeyeceği SSK."na tabi çalışmanın sona ermesinden sonra tarımsal faaliyetin devam etmesi halinde tarım Bağ-Kur sigortalılık iradesinin devam ettiğinin kabulünün gerekeceği Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Yapılacak iş ; davacının tarımsal faaliyetinin kısa süreli SSK’lı çalışmaları dışında devam edip etmediğinin tesbiti açısından, SSK sigortalısı olarak çalışmaya başladığı 01.09.1996 tarihinden sonra davacıya varsa ürün sattığı kişi veya kuruluşları açıklattırmak, bu kişi veya kuruluşlardan ürün satışına ilişkin belgeleri getirtmek, davacının tapusuz zirai arazilerinin bulunup bulunmadığını İl Özel İdaresi ve Belediye Emlak Dairesi kayıtlarından araştırmak,tarım kredi kooperatifi dışındaki zirai amaçlı diğer kooperatiflerden davacının ortak olup olmadığını soruşturmak ve çıkacak sonuca göre tüm delilleri bir arada değerlendirerek bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.