Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/22733
Karar No: 2008/6712
Karar Tarihi: 29.04.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/22733 Esas 2008/6712 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/22733 E.  ,  2008/6712 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bakırköy 7. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 03/10/2007
    NUMARASI : 2007/301-2007/59 

    Davacı,  iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine  karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dava, davacının iş kazası sonucu beden güç kaybına uğradığı iddasına dayalı maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece ibraname ile alınan miktarın dava yoluyla alınabilecek miktara yakın olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
    Bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığı, sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bu orana göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin araştırılıp saptanması gerekir.
    506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.
    Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasa"nın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir. 
    Somut olayda Kurumun 28.06.2007 tarihli yazısından iş kazasının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ihbar olunduğu, Kurumca yapılan tahkikatın halen devam ettiği anlaşılmaktadır.       
    Yapılacak iş; öncelikle tahkikat sonucunu bekleyerek olayın S.,G.K."ca iş kazası olarak kabul edilmesi halinde yargılamaya devam etmek, iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde davacıya Sosyal Güvenlik Kurumunu ve işvereni hasım göstermek suretiyle iş kazasının tespiti davası  açması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre karar  vermektir.
    2-Diğer yandan insan yaşamının kutsallığı  çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin  sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.İş güvenliği uzmanı bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporunun, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğunu, hangi önlemleri aldığını, hangi önlemleri almadığını, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığını ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptaması gerekmektedir.
    3-Davalı tarafça mahkemeye sunulan  ve davacı tarafından itiraz  edilmemiş olan 21.04.2006 tarihli “Protokol ve  ibraname” başlıklı belge ile davacının babasının o tarihte reşit olmayan davacıya velayeten maddi ve manevi tazminat  alacaklarına karşılık 17.500.00 YTL aldığı anlaşılmaktadır. 
    Söz konusu belge içeriğinde açıklık bulunmamasına ve davacılarında aksi yönde  delili  olmamasına göre ödemenin maddi ve manevi zararına karşılık  müsavi olarak yapıldığının kabulü  gerekir.
    Uyuşmazlık olaydan sonra yapılan ödemenin davada en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Kural olarak tazminat alacaklısına yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında  açık  oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz  niteliğinde  kabul  edilebilir.  Bu  durumun, ödemenin yapıldığı tarih gözönünde tutularak davacının gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa, yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 
    Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararı saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul  etmek  ve  yapılan  ödemenin;  ödeme  tarihindeki, gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak; son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan davalı tarafın; ödeme yapılan tarihe göre; zararın karşılandığı oranda indirim yapmak daha sonra kalan miktara hükmetmek gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacının maddi tazminat talebinin tümden reddine karar vermek gerekir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.                           
    O halde,davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmaldır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi