21. Hukuk Dairesi 2018/2796 E. , 2019/1787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, malullük aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile bağ-kur emeklilik müracaatı yaptığı tarihten itibaren almaya hak kazandığı maaşlarının tahakkuk tarihi itibariyle kanuni faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dava; davacının malullük aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile davalı Kurum"a başvuru tarihinden itibaren almaya hak kazandığı maaşlarının yasal faizleri ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının 05.09.2006 tarihli malullük aylığı tahsis talebinin , davalı Kurum tarafından , arızasının ilk sigortalı olduğu tarihte mevcut olduğu belirtilerek Kurumun 20.12.2006 tarihli yazısı ile reddedildiği, Mahkemenin, davacının ilk kez 1998 yılında sigortalılığının başladığı,oysa böbrek yetmezliğine dayalı maluliyetinin 30.07.2003 tarihli Sağlık Kurulu Raporu ile teşhis edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin 10.02.2011 tarihli kararının ,Dairemizin 29.11.2012 günlü 2011/4268 Esas sayılı Kararı ile ‘ öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması gerektiği, bu rapora itiraz edilmesi halinde Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu"ndan, her iki rapor arasında çelişki oluşması halinde ise çelişkiyi gidermek ve sigortalının çalışma gücü kaybı oranını ve hangi tarihten itibaren 2/3 veya en az %60 oranında malul olduğunu, sigortalı olarak ilk defa işe girdiği tarihte 2/3 oranında maluliyeti bulunup bulunmadığını tespit etmek için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"ndan rapor alınması gerektiği ...’belirtilerek bozulduğu anlaşılmaktadır.
Yüksek Sağlık Kurulu’nun 07.06.2013 tarihli raporunda ,mevcut arızası ile Bağ Kur kapsamına girmiş olduğundan 1479 sayılı Kanunun 28. maddesine göre maluliyet aylığı bağlanamayacağı bildirilmiş,Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu 15.10.2014 tarihli raporunda; 11.10.2008 tarihli yönetmeliğe göre davacının çalışma gücünün en az %60"ını kaybettiği, malul sayılması gerektiği, mevcut belgelere göre maluliyet başlangıç tarihinin diyaliz tedavisi gördüğü bildirilen ... Üniversite"sinin 07.05.2004 tarihli raporu olduğu ifade edilmiş ve Adli Tıp Genel Kurulu’nun 22.10.2015 tarihli raporunda ; davacının 31.05.1985 tarihli tüzüğe göre beden çalışma gücünün en az 2/3"ünü kaybettiği, 11.10.2008 tarihli yönetmeliğe göre de çalışma gücünün en az %60"ını kaybettiği, malul sayılması gerektiği, mevcut belgelere göre maluliyet başlangıç tarihinin ... Numune Hastanesi"nin 30.07.2003 tarihli heyet raporu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece , Adli Tıp Genel Kurul raporu doğrultusunda 09.02.2016 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, ancak ,davacının 1479 sayılı Yasanın 28 ve 29.maddelerine göre maluliyet aylığına hak kazanma şartları irdelenmeden sonuca gidildiği anlaşılmakla, bu defa 23.01.2017 günlü 2016/7030 Esas sayılı Karar ile ‘...davalı Kurum"dan davacının tüm sigortalılık süreleri ile prim borcu bulunup bulunmadığını ve 2006 yılındaki maluliyet aylığı talep tarihini sormak, gelen yazı cevapları gereğince davacının maluliyet aylığı koşullarını taşıyıp taşımadığı da irdelenerek varılacak sonuca göre hüküm kurmak..’gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur. Dairemizin 23.01.2017 günlü ilamı sonrası mahkemece yapılan araştırmada , Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 15.09.2017 tarihli yazısında,davacıya 4431 gün bağkur tarım hizmeti,1048 gün esnaf bağ kur hizmeti ve 30 gün SSK hizmeti ile birlikte 5509 gün toplam hizmetine istinaden 01.06.2014 tarihinden malullük maaşı bağlandığı bildirilmiş, yine Mahkemece müzekkere yazılarak,davacının maluliyet aylığı bağlanması için müracaat ettiği 05.09.2006 tarihi itibariyle kaç yıllık sigortalı olduğu ve kaç yıl prim ödediği ,talep tarihi itibariyle prim borcu olup olmadığı sorulmuş ve Kurumdan gelen 11.01.2018 tarihli yazı cevabında, davacının ,1679 gün bağ kur tarım hizmeti ,1048 gün isteğe bağlı bağ kur hizmeti ile birlikte eylül 2006 tarihi itibariyle toplam 2727 gün hizmeti bulunduğu,sigortalının bu tarihte 106,96 TL borcu bulunduğu bildirilmiştir. Mahkeme, davacının maluliyet aylığı almak için davalı Kuruma 05/09/2006 tarihinde müracaat ettiği ve bu tarih itibariyle 106,96 TL borcu bulunduğu , davacının maluliyet aylığı bağlanması için müracaat tarihi itibariyle prim ve her türlü borcu bulunmaması şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacının 05.09.2006 tarihinde malullük aylığı tahsis talebinde bulunduğu ,bu tarih itibariyle 03.03.1998 tarihinde başlayan sigortalılığı ile 2727 gün hizmeti ve 106,96 TL prim borcu bulunduğu , prim borcunun bir ayın bağ kur priminden daha düşük cüzi bir tutar olup, kaldı ki Kurumun 106,96 TL’lik tutarı sonradan tahsil etmesinin mümkün olduğu gözetilmeden, davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11/03/2019 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.