Davacı, 23.08.2001 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa sigortalısı olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 23.08.2001 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve 24.08.2001 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden davacının 10.09.1977 tarihinden itibaren 04.04.1982 tarihine kadar kesintili olarak ve 24.08.2001 tarihinden itibaren de kesintili olarak 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı; 15.08.1990 tarihli Bağ-Kur’a giriş bildirgesi ile 23.03.1990 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak tescil edildiği, bu sigortalılığın 05.06.2005 tarihinde terkin edildiği; 09.04.1993 tarihinde prim ödemeye başlayıp 1995-2003 yılları arasında aralıklı ödemelerde bulunduğu en son ödemesinin 28.01.2003 tarihinde olduğu, 23.03.1990-02.06.2005 tarihleri arasında devamlı vergi kaydının, 09.05.1990-29.07.2005 tarihleri arasında oda kaydının, 17.08.1990-15.08.2005 tarihleri arasında da esnaf sicil kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
Ancak 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda davacının 23.03.1990-05.06.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu ihtilaf konusu dönemde 24.08.2001 tarihi ile 30.05.2005 tarihleri arasında aralıklı ve kesintili olarak 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı, davacının Bağ-Kur"a bu dönem sigortalılığı ile ilgili olarak 09.04.1993 ila 28.01.2003 tarihleri arasında kısmı prim ödemelerinin bulunduğu ve 31.07.2008 tarihi itibariyle 22.021,49.-YTL prim borcunun olduğu görülmektedir.
Davacının davadaki isteminden 23.8.2001 tarihinden sonraki dönem yönünden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E. 2006/ 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş; davacının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı en son ayı davalı Kurumdan sormak gerekirse davacının prim ödeme cetveli getirtilerek davacının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını, aktüerya uzmanı bilirkişiden alınacak raporla tesbit etmek, var ise primlerin tam olarak karşıladığı en son ay tespit edilerek davacının 23.8.2001 tarihinden sonraki dönemin primlerini ödemek istemediği yönündeki talebi de dikkate alınarak sigortalılığı durdurmak, prim borcu olduğu dönemin siğortalılık süresinden sayılmayarak bu dönemdeki 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun (davalıların) bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.