16. Hukuk Dairesi 2021/934 E. , 2021/1153 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığı belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazların bulunduğu Kemerköprü ve Görecek Köyü Tüzel Kişiliklerinin davaya dahil edilerek taraf koşulunun sağlanması; davacının dayandığı 23.11.1995 tarih ve 6, 7 ve 8 sıra numaralı tapu kayıtlarının Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.03.1963 tarih, 1962/217-1963/19 sayılı kararı ile hükmen oluşmuş olmaları nedeniyle tapu kayıtlarının dayanağı olan tescil ilamı ve krokilerinin getirtilmesi; fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen dava konusu bölüme komşu ... Mahallesi çalışma alanı içinde kalan tüm taşınmazların kesinleşme durumlarını gösterir şekilde onaylı tutanak örnekleri ile varsa dayanak belgelerinin ve tutanakları kesinleşmiş ise kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının, davalı iseler düzenlenecek dosya inceleme tutanaklarının, temyiz incelemesi için Yargıtay" a gönderilmiş iseler onaylı karar örneklerinin dosya arasına konulması; bu şekilde dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, ziraatçi bilirkişi ve jeolog bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılması; keşif sırasında davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları ve haritaları uygulanıp kapsamlarının 3402 sayılı Kadastro Yasası"nın 20/A maddesi gereğince tescil haritalarına göre belirlenmesi; tescil krokilerinin uygulama kabiliyetinin bulunmaması durumunda ise tapu kayıtlarının hudutlarının okunarak mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesinin istenilmesi, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanının sağlanması; bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi; kayıtların, sınırlarında okunan "çay" sınırı itibariyle gayri sabit hudutlu olduğu ve bu nitelikteki kayıtların kapsamlarının miktarları ile geçerli olduğunun düşünülmesi; tapu kayıtlarının kapsamının bu kayıtların revizyon gördüğü dava dışı 102 ada ...,... ve 16 ile 103 ada 1 ve 3 parseller de dikkate alınarak sabit sınırlardan başlanılmak suretiyle belirlenmesi; teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilerek, Görecek Köyünde 1974 yılında, Kemerköprü Köyünde ise 1962 yılında yapılan Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazların nasıl bir işleme tabi tutulduğunun açıklattırılması; dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan bölümlerinin bulunması halinde, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; jeolog bilirkişiden, çekişmeli taşınmazlar ile sınırlarındaki çay arasındaki kot farkı ve taşınmazların çaydan kazanılıp kazanılmadığı, öncesinin çay yatağı olup olmadığı ve zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığı hususlarında rapor alınması; ziraatçi bilirkişiden taşınmazların toprak yapısını, bitki örtüsünü ve niteliğini, komşu parsellerin, özellikle aynı tapu kapsamında olduğu ileri sürülen taşınmazların toprak yapısı ile karşılaştırmalı şekilde belirten, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi ile zilyetlikle mülk edinmeye yeterli süreye ulaşıp ulaşmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; keşif sırasında çektirilecek fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazların sınırlarının kabaca işaretlettirilmesi; mahkeme hakiminin, taşınmazların konumu, niteliği ve çevre parsellerle karşılaştırmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözleminin keşif tutanağına aynen yansıtılması; bu bölümlerin zilyetlikle iktisap edilebilen yerlerden olduğu saptandığı takdirde Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde belirtilen miktar sınırlamaları ile ilgili araştırma yapılması; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (B), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (C) harfi ile gösterilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Hükme esas alınan 09.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile simgelenen taşınmaz yönünden Mahkemece verilen önceki tarihli kabul kararı, davacı tarafça temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olup, kesinleşen hususların temyiz yolu ile incelenmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle davacı ... vekilinin bu parsellerle ilgili temyiz inceleme isteminin REDDİNE,
2. Aynı raporda (B) harfi ile simgelenen taşınmaz bölümü yönünden ise; 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 27. maddesinde, mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında, o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların mahkemesine re"sen devrolunacağı düzenlenmiş olup, yargılama sırasında söz konusu taşınmaz bölümü hakkında 124 ada 23 parsel numarası ile kadastro tespit tutanağı düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemelerin görevlerine ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olup, re" sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, Mahkemece, kadastro tespit tutanağı düzenlenen çekişmeli taşınmaz bölümü hakkındaki davanın, görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinden görüldüğünden kabulüyle 09.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunun (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin hükmün BOZULMASINA,
3. Hükme esas alınan 09.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (E) ve (D) harfi ile simgelenen halen tescil harici bulunan taşınmaz bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Oysa ki, bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Önceki tarihli bozma ilamında temyize konu çekişmeli kısım ile ilgili davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının çay sınırı itibari ile gayri sabit hudutlu olduğu dikkate alınarak uygulanması gerektiği vurgulandığı halde, çekişmeli kısımların tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle bu bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; uygulanan tapu kayıtları bozma ilamında da belirtildiği üzere gayri sabit hudutlu olduğu için miktarı ile geçerli olup, revizyon gördüğü 103 ada 1 ve 3 sayılı parsel sayılı taşınmazlara uygulandığı ve bu parsellerin kayden miktarı ile kapsamında kaldığı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin miktar fazlasını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi zorunludur. Ancak Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerine ilişkin zilyetlik araştırması yapılmamış, bu husustaki araştırma tapuda davacı adına kayıtlı bulunan komşu taşınmazlarla ilgili olarak yapılmış ve hükme esas alınan ziraat ve jeoloji bilirkişisi raporu da bu parsellere ilişkin olarak düzenlenmiştir. Öte yandan bozma ilamında belirtilmesine rağmen, Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz bölümleri ile ilgili nasıl bir işlem yapıldığı teknik bilirkişiye açıklattırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşabilmek için; Mahkemece öncelikle, taşınmaz bölümlerine ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bu şekilde dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve jeolog bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasındaki doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırını ve niteliğini, imar-ihyaları tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde, çelişkileri giderir rapor alınmalı, dava konusu taşınmaz bölümlerinin konumunu hava fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli; jeolog bilirkişiden, çekişmeli taşınmazlar ile sınırlarındaki çay arasındaki kot farkını ve taşınmazların çaydan kazanılıp kazanılmadığını, öncesinin çay yatağı olup olmadığını, çayın aktif etki alanında kalıp kalmadığını ve zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığını belirten rapor alınmalı; ziraatçı bilirkişi kuruluna, taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını, bitki örtüsünü ve niteliğini, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümlerinin imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, çelişkileri giderir, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip, taşınmaz bölümlerinin sınırları kabaca işaretlendikten ve mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; teknik bilirkişiden, toprak tevzi komisyonu çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazların nasıl bir işleme tabi tutulduğu açıklattırılmak suretiyle keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli harita ve rapor düzenlenmesi istenmeli; mahkeme hakiminin, taşınmaz bölümlerinin konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; bu bölümlerin zilyetlikle iktisap edilebilen yerlerden olduğu saptandığı takdirde Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde belirtilen miktar sınırlamaları dikkate alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.