Davacı, 09.04.1991 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile prim borcu gecikme faizi borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 09.04.1991 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile prim borcu ve gecikme faizi borcunun bulunmadığının Tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 27.02.1995 tarihine kadar Bağ-kur sigortalılığının kesintisiz devam ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 23.06.1983-23.12.1983; 02.02.1984-05.04.1988; 10.02.1989-02.06.1989; 05.02.1990-27.02.1995 tarihleri arasında vergi kaydının, 03.01.1985-09.04.1991 tarihleri arasında Oda kaydının bulunduğu, esnaf sicil kaydının bulunmadığı Bağ-Kur"un davacının tescilini 23.06.1983 tarihi itibariyle yaptığı vergi kaydı ve oda kaydını dikkate alarak davacının 23.06.1983-23.12.1983; 02.02.1984-04.06.1988; 01.01.1989-03.06.1989; ve 01.01.1990-27.02.1995 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği ve 01.01.1990-27.02.1995 tarihleri arasındaki süreye ait 3.518,46 YTL prim borcu bulunduğu, 1991-1998 yılları arasında kesintisiz SSK lı olarak çalışmalarının bulunduğu, anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik sisteminde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması ve zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalardaki düzenlemeler ile, Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarına göre önceden başlayan ve devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınarak sorun çözümlenmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2005/21-389-430, 2001/21-627-659 sayılı kararlarında da bu husus özellikle belirtilmiştir.
Somut olayda, 23.06.1983 tarihinde Bağ-Kur"a kayıt ve tescili yapılan davacının vergi kaydı ve oda kaydına göre 23.06.1983-23.12.1983; 02.02.1984-04.06.1988; 01.01.1989-03.06.1989; ve 01.01.1990-27.02.1995 tarihleri arasında devam ettiği, bu durumda davacının 1991 yılından sonra başlayan ve Bağ-kur sigortalılığı ile çakışan SSK. Sigortalılığına, önceden başlayan sigortalılığın Bağ-kur sigortalılığı olması nedeni ile geçerlik tanınamayacağı, ortadadır. Ancak 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir. Bu durumunda davacının 01.01.1990-27.02.1995 tarihleri arasındaki süreye ait 5 yıldan fazla prim borcu bulunması nedeni uyuşmazlığa 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26.maddelerinin uygulanacağının kabulü gerekir.
Yapılacak iş, davacının prim ödemeleri ile ödediği primlerin karşılığı olan sürelerin davalı kurumdan sorularak, ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı tespit etmek, borcu var ise primlerin tam olarak karşıladığı ay sonu itibariyle zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını durdurmak ve prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek, sigortalılığın durdurulduğu tarihten sonraki 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığa geçerlik tanımak, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcunun olmadığının anlaşılması halinde ise zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını geçerli saymaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.