4. Hukuk Dairesi 2013/3756 E. , 2013/8889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 04/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın yargı yolu bakımından ve dava şartı yokluğundan reddine dair verilen 06/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının tüm, davalı ...’nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı ...’nın diğer temyiz itirazına gelince:
Dava, davacının kaybolan nüfus kimlik bilgilerine göre davalı muhtar ... tarafından düzenlenen ilmuhaber doğrultusunda nüfus cüzdanı çıkarılarak çeşitli suçlarda kullanılması nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davalı ...’na yöneltilen davanın idari yargı yerinde açılması gerektiğinden yargı yolu bakımından reddine, davalı ...’a yöneltilen davanın ise husumet düşmediğinden reddine dair verilen karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
Husumet (taraf sıfatı); dava konusu hak ile taraflar arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen o davanın tarafları olsalar da dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için davacı ve davalı olarak gösterilen kişilerin gerçekten o davanın konusunu oluşturan hak ile ilgilerinin olması gerekir. Bu yönüyle “husumet”, “dava ehliyeti” ve “taraf ehliyeti”nden farklıdır. Öte yandan husumet, 6100 sayılı yasanın dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinde dava şartları arasında sayılmamıştır. Şu halde yerel mahkemece davalı ...’a husumet düşmediği yönündeki kabulü doğru ise de husumetin dava şartı olduğu yönündeki kabulü doğru değildir. Ne var ki bu husus bozma nedeni yapılmayıp açıklama yapılmakla yetinilmiştir.
Davalı ...’a yöneltilen dava ile ...’na yöneltilen dava ayrı hukuki nedenlerle reddedilmiştir. Buna göre karar gününde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2.maddesi uyarınca farklı hukuki nedenle karar verilen ... yararına ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Yerel Mahkemece açıklanan hususa aykırı düşecek şekilde davalılar yönünden tek vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesinin atfıyla HUMK 438. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm kısmına yeni bir bent eklenerek “…Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesine göre davalı ...’na yöneltilen davanın ayrı hukuki gerekçeyle reddedilmesi nedeniyle 1200 TL vekalet ücreti takdirine davacı taraftan tahsiline.” söz dizisinin yazılmasına, davacının tüm, davalı ...’nın diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçimi ile ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 15/05/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle daire kararının 1 nolu bendine katılmıyorum. 15/05/2013