3. Hukuk Dairesi 2016/18645 E. , 2017/8750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece 02.06.2016 tarihli ek kararla hükmün kesin olduğundan bahisle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından bu defa ek karar ile birlikte asıl hüküm de süresi içinde temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirket ile aralarındaki abonelik sözleşmesi gereğince düzenlenen faturalarda davalının haksız olarak kayıp- kaçak, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli adı altında bedeller adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; bu bedellerin alınmasına dayanak yapılan ilgili sözleşme maddelerinin haksız şart olduğunun tespiti ile iptaline, ileriye dönük olarak bundan sonra bu isimler altında kesinti yapılmamasına, dava tarihinden geriye doğru 10 yılı kapsayacak şekilde haksız yere tahsil olunan bedelerden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve HMK"nun 107. maddesi gereğince şimdilik 500 TL belirsiz alacağın tahsilat tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; dosya üzerinden, davacı tarafın iadesini talep ettiği alacak miktarının 3.480 TL"den az olması nedeniyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan doğrudan Tüketici Mahkemesine dava açılamayacağı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; ek karar ile temyize konu kararın kesin olarak verilmesi nedeniyle davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili bu red kararını da temyiz etmiştir.
1-Davada, abonelik sözleşmesi gereğince düzenlenen faturalara yansıyan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmeti bedelinin haksız olarak tahsil edildiği, bu bedellerle ilgili abonelik sözleşmesinde yer alan maddelerin haksız şart olduğunun tespiti ile bu maddelerin iptali ve ayrıca bu isimler altında bundan sonra kesinti yapılmaması ile fazla tahsil edilen miktardan şimdilik 500 TL"nin davalıdan tahsili talep edilmektedir. Görüldüğü üzere, davacının talebi sadece 500 TL ile sınırlı olmayıp, ileriye dönük ard etkisi yapabilecek belirli olmayan, devamlılık arz eden bir isteme ilişkindir.
./..
-2-
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68/1 ve HUMK"nun 427.maddesinde belirtilen kesinlik sınırının davada gözetilmeden, davanın miktar ve değerine bakılmadan temyizi kabil olduğuna karar verilmiştir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 13.05.2009 tarih, 2009/13-122 E.-2009/189 K.sayılı, 13.10.2010 tarih, 2010/13-406 E.-2010/503 K.sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.
Bu nedenle, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68/1 ve HUMK"nun 427.maddesinde belirtilen kesinlik sınırının eldeki davada gözetilmeden, davanın miktar ve değerine bakılmayarak, kararın temyizi kabil olduğunun anlaşılması karşısında, kararın kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine dair mahkemece verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilmiş, yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesinin incelenmesine geçilmiştir.
2-Taraflar arasında düzenlenen elektrik abone sözleşmesi gereğince davacının meskeni ile ilgili abonelik nedeniyle düzenlenen dava dilekçesi ekindeki faturada dava konusu bedellerin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 68/1.maddesinde; ""Değeri ikibin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine, üçbin Türk lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise ikibin Türk Lirası ile üçbin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz." hükmüne yer verilmiş olup aynı maddenin müteakip (4).bendinde ise "Bu maddede belirtilen parasal sınırlar her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu artışların hesabında on Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz." hükmü ile belirlenen bu miktarların yıllar itibariyle artırılması düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının talepleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının talebinin sadece 500 TL ile sınırlı olmadığı, ileriye dönük ard etkisi yapabilecek belirli olmayan, devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu ve taraflar arasında kurulan sözleşme(abonelik) ilişkisi sırasında davalı tarafından kayıp-kaçak ve diğer bedellerin davacı tarafından ödeme yükümlülüğü altında olup olmadığı konusunda yaratılmış bir muaraza(çekişme) olduğu, davada da muarazanın(çekişmenin) giderilmesinin talep edildiği açıktır.
Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2004 tarih, 2004/13-417 E.-2004/442 K.sayılı ilamında da açıklandığı üzere; muarazanın men"i(çekişmenin önlenmesi) davaları, usul hukuku anlamında tespit değil, eda davası niteliğindedir. Bu tür davalarda hem muarazanın(çekişmenin) varlığının tespiti ve hem de onun önlenmesi(men"i) talep edilir.
Bu durumda, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi feshedilmediğine ve davacının sözleşme ilişkisine yönelik davalının muaraza yarattığı ileri sürülerek, muarazanın önlenmesi, sözleşmede yer alan haksız şartların tespiti ile iptali ile ileriye yönelik talep de bulunduğuna ve davanın müddeabihinin 3.480 TL"den az olmadığı anlaşıldığına göre, davanın Tüketici Hakem Heyetine başvurulmadan doğrudan Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir, dava şartı oluşmuştur.
../...
-3-
Hal böyle olunca, mahkemece; Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihli R.G.de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile değişik 6446 sayılı Kanun hükümleri de dikkate alınarak davacının istemi hakkında, davanın esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle mahkemece verilen 02.06.2016 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararın kaldırılmasına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, dava konusu talebin ileriye dönük ard etkisi yapabilecek belirli olmayan, devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olması nedeniyle,6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.