(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/29473 E. , 2020/6184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 01.08.2012 - 13.01.2015 tarihleri arasında tır şoförü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, Türkiye sınırları içerisinde en son aylık net 2.000,00 TL ücret almasına rağmen son 2 aylık ücretinin ödenmediğini, 01.08.2012 - 13.06.2014 /13.06.2014 - 13.01.2015 tarihleri arasında cumartesı-pazar günleri dahil her gün 9 saat çalıştırıldığını, dini bayramlar ile diğer tüm genel tatil günlerinde aynı şekilde çalıştığını, ancak fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, son iki aya ait ödenmeyen ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple feshedildiğini, davacının iş sözleşmesinin feshinden önce defalarca maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, son olarak davacının ..."a yük götürdüğünde şirkete ait tır ile trafikteyken alkollü araç kullandığının ... makamlarınca tespit edildiğini, bu nedenle davacı hakkında ceza kesildiğini ve davacının 10 ay süreyle trafikten men edildiğini, kesilen para şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, ancak davacının söz konusu olayın bu şekilde gerçekleştiğini müvekkili şirkete bildirmediğini, sadece kaza yaptığını söylediğini, şirkete ait tıra ... makamlarınca el konulduğunu, olayla ilgili ..."da bir avukatla hukuki işlemleri çözmesi için anlaşıldığını, avukat tarafından gönderilen mail ile durumun bu şekilde gerçekleştiğini öğrenmeleri üzerine iş sözleşmesini İş Kanununun 25/2 ve 25/3 maddelerine haklı sebeple feshettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. 4857 İş Kanunu"nun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Somut uyuşmazlıkta davalı taraf, iş sözleşmesinin davacının ..."da alkollü araç kullanırken yakalandığının öğrenilmesi üzerine iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece Tercüman ... tarafından düzenlenmiş "Tercümedir" başlıklı tarihsiz yazıya göre, davalı şirketin söz konusu olaydan 20.12.2014 tarihli elektronik posta iletisi ile bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığı, fesih hakkının ise olayın öğrenilmesinden 6 iş günü geçtikten sonra 13.01.2015 kullanıldığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı alacağının kabulüne karar verilmiştir,
Davacının alkollü araç kullanırken yakalanması haklı bir fesih sebebidir. Ancak bu hakkın feshe yetkili makamın öğrenme tarihinden itibaren 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemece Bulgar avukat tarafından davalı işverene e-mail olarak gönderilen bir tarihsiz tercüme yazısına istinaden hak düşürücü sürenin dolduğuna karar verilmiş ise de, orijinal yazı sureti ile tercüme sureti incelendiğinde, avukatın yazdığı yazıda tarih bulunmadığı, metnin içeriğinde ise “Tarafınıza e-posta ile 20.12.2014 tarihinde ... Trafik Müdürlüğü tarafından, No:300/18.05.2015 Ceza Kararnamesi kapsamında ... adına kesilen Ceza Tutanağı ile ilgili üç adet karar gönderdim" ifadesinin bulunduğu görülmektedir. Buradaki tarihin ceza kararnamesinin mi, yoksa avukatın e-mail gönderdiği tarih mi olduğu net değildir. Belgelerin asılları ve ceza kararnamesi aslı dosyada mevcut değildir. Ayrıca davalı taraf, yargılama aşamasında feshe dayanak bir kısım belgeleri Türkiye İş Kurumuna sunduğunu ileri sürmüş olup, mahkemece bu yönde de herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Hal böyle olunca hak düşürücü süre bakımından eksik inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde değildir. Bu itibarla öncelikle ilgili belgelerin orijinali ve tercümesi dosyaya getirtilmeli, metinler birbiri ile karşılaştırılmalı, işverenin tüzel kişi olması durumunda altı iş günlük sürenin feshe yetkili merciin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı da gözetilerek dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, tanık anlatımlarına göre hesaplanan fazla çalışma ücreti hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tır şoförü olarak çalışan davacının yurt dışında fazla çalışma ve hafta tatili çalışması yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı; yurt içinde ise Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre günde 9 saat çalışarak haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı, ayda iki hafta tatilinde ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilmiştir. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından birinin işverenli husumetli olduğu, diğer tanığın ise davacı ile birlikte çalıştığı sürenin sınırlı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Fazla çalışmanın ispatında salt husumetli tanık anlatımına göre sonuca gidilemez. Bu sebeple husumetli tanık anlatımına ihtiyatla yaklaşılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı şekilde, tanıkların davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler olması da bir başka dikkat edilmesi gereken husustur.
Diğer taraftan, davacı taraf davalı işvereni Türkiye İş Kurumuna şikayet ettiğini, şikayet dilekçesi ekinde takoğraf kayıtlarını sunduğunu bildirmiş, dava dilekçesinde de takoğraf kayıtlarına delil olarak dayanmıştır. Mahkemece bu yönden herhangi bir araştırma yapılmadan, salt tanık anlatımlarına göre sonuca gidilmesi isabetli değildir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.