(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2019/8999 E. , 2020/6199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 05/01/2000-31/03/2011 tarihleri arasında davalı üniversitenin yapı işleri bölümünde çalıştığını, iş sözleşmesinin daha önce üniversite aleyhine dava açtığı gerekçesiyle feshedildiğini, davacının çalıştığı şirketler değişmesine rağmen çalışmaların tamamının davalı işyerinde geçtiğini, emir ve talimatların kurum yetkilileri tarafından verildiğini, davacının 15/10/2003 tarihinde ... Sendikasına üye olduğunu, davacının toplu iş sözleşmesinden doğan 01/05/2004-30/04/2006 tarihleri arasındaki döneme ilişkin alacaklarının tahsili amacıyla ... 2. İş Mahkemesinin 2012/412 esasına kayıtlı olarak açılan davada kabul kararı verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu karara göre ... Üniversitesi ile taşeron firmalar arasında y apılan ihale sözleşmelerinin muvazaalı olduğunun açıklığa kavuştuğunu, ... Sendikası"nın davalı ... ile yapmak istediği 2. toplu iş sözleşmesi için yetki tespiti başvurusunun Bakanlık tarafından reddi üzerine, olumsuz yetki tespitinin iptaline dair dava açıldığını, bu davanın kabulüne dair kararın Yargıtay 9 Hukuk Dairesi Başkanlığı"nın 28.12.2008 tarih ve 2008/40505-35251 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, bu karara istinaden de halen yürürlükte olan ve geçerlilik tarihi 01.05.2009- 30.04.2011 olan toplu iş sözleşmesinin imzalandığını, toplu iş sözleşmesinde açıkça bu toplu iş sözleşmesinden ... Üniversitesindeki ve taşeron firmalardaki tüm işçilerin faydalanabileceğinin belirtildiğini, buna rağmen davacının 01/05/2009-30/04/2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak hak kazandığı alacakların ödenmediğini, ayrıca ... Sendikası ile davalı ... arasındaki yeni toplu iş sözleşmesinin l6.02.2010 tarihinde Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı tarafından aktedildiğini, yürürlük tarihinin ise 01.05.2009-30.04.2011 tariheri arasındaki dönem olarak tespit edildiğini, 2822 sayılı Kanunun 6/son fıkrası gereğince 01.05.2006 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmesi hükümlerinin ikinci toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 01.05.2009 tarihine kadar uygulanması gerektiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ... 1. İş Mahkemesinin 2011/518 esasına kayıtlı işe iade davasını açtığını, dava sonucunda davacının alt işverene ait işyerindeki işine iadesine karar verildiğini, bu sebeple davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının söz konusu şirketin belirli süreli işçisi olduğunu ve şirketin ihale süresinin 31/03/2011 tarihinde sona erdiğini, davacının bu süreden sonra ne kendi şirketine ne de ihaleyi alan yeni şirket bünyesinde işe iade başvurusu yapmadığını, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını,
6552 sayılı Kanunun 13. maddesine göre davacının kamu kuruluşu olan idareden toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunmadığını, davacının 2004-2006 tarihleri arasındaki alacaklarının tamamının ödendiğini, ayrıca üyesi bulunduğu sendikanın yetkisiz olduğunu, ayrıca ilgili toplu iş sözleşmesinin yararlanma başlıklı 5. maddesinin b ve c bendine göre sendika üyesi işçilerin yararlanacağının düzenlendiğini, oysa davacının büro hizmetleri iş kolu dışında bir işkolunda çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının 16/02/2010 imza, 01/05/2009-30/04/2011 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı Yüksek Hakem Kurulunca 16/02/2010 tarihinde imzalanan 01/05/2009-30/04/2011 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartlarını taşıdığını, buna rağmen toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklarını ödemediğini ileri sürmüştür.
Davacının 01/05/2004-30/04/2006 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili amacıyla daha önce üniversite aleyhine dava açtığı, anılan davada üniversite ile davacının çalıştığı alt işveren arasındaki ilişkin muvazaalı olarak kabul edildiği ve davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği sonucuna varılarak hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı eldeki davada bu defa 01/05/2009-30/04/2011 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğini ileri sürmüş, mahkemece davacının davalı ... ile ... Sendikası arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak, davacının bir önceki toplu iş sözleşmesinden yararlanma talebine ilişkin davada “sendika tarafından açılan olumsuz yetki tespiti davasında, mahkemece alt işveren işçilerinin de yetki tespitinde dikkate alınması gerektiği yönünde karar verildiği böylece muvazaanın ortaya çıktığı gerekçesiyle” hüküm kurulmuş, bu karar Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince “asıl işveren alt işveren ilişkilerinin muvazaalı olduğunun anlaşılmasına göre kararın yerinde olduğu” gerekçesiyle açıklamalı olarak onanmıştır. Somut olayda ise, davacı uyuşmazlık konusu olan 2009-2011 döneminde çalıştığı alt işveren ... Temizlik Gıda Tic. Taah. Ltd Şti ile davalı üniversite arasında muvazaalı bir hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu ileri sürmemiştir. Her ne kadar davalı tarafından, davacının davalı İdare ile alt işveren aleyhine işe iade davası açtığı ve bu davada asıl işveren ile alt işveren arasında muvazaa bulunmadığı ve davacının alt işverene ait işyerindeki işe iadesine karar verildiği ifade edilmiş ise de, davacının açtığı işe iade davasının süre aşımı sebebiyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, diğer bazı işçiler tarafından aynı döneme ilişkin olarak dava dışı ... Otomasyon Bil. Hiz. Tur. Taş. Gıda San. Ltd. Şirketi ile davalı üniversite aleyhine açılan davalarda Dairemizce asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olmadığı yönünde bozma kararı verildiği ifade edilmelidir (Dairemizin 2013/19422 E., 2013/20102 K. sayılı kararı)
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığının 16/02/2010 tarihli kararında, toplu iş sözleşmesinin “... (Taşeron firmalar dahil) ve bağlı işyerleri (17 nolu işkolunda faaliyet gösteren) arasında bağıtlandığı” nın belirtildiği, toplu iş sözleşmesinin 4. maddesinde de “Yer İtibariyle Kapsam : Bu toplu iş sözleşmesi, ... (Taşeron firmalar dahil) ve bağlı (17 nolu işkolunda faaliyet gösteren) işyerleri (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.12.2008 tarih ve 2008/40505 E., 2008/35251 K. sayılı kararının konusu olan ... 1. İş Mahkemesinin 08.10.2008 tarihli ve 2006/1656 E., 2008/478 K. sayılı kararında tespit edilen taşeron firmalar) ile bunların eklentilerini kapsar” hükmünün yer aldığı, söz konusu hükümler dikkate alındığında alt işveren işçisi olan davacının 01/05/2009-30/04/2011 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından, davacının toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde, 01/01/2009-31/12/2009 tarihleri arasında ... Sistem Hiz. Bil Tek Yem Gıda İnş. Tur. T. A.Ş adlı işyerinde, 01/01/2010-31/12/2010 tarihleri arasında SRS Hiz Org İnş Taah Gıda San ve Tic Ltd Şti adlı işyerinde, 03/01/2011-14/01/2011 tarihleri arasında ... Gıda Ür Taah. San. Ve Tic Ltd Şti ve 17/01/2011-31/03/2011 tarihleri arasında ise ... Otomasyon Bil. Hiz. Tur. Taş. Gıda San. Ltd. Şirketi bünyesinde çalıştığı tespit edilmektedir.
Mahkemece her ne kadar, toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmüne ve toplu iş sözleşmesi hükmünde belirtilen “... 1. İş Mahkemesinin 08.10.2008 tarihli ve 2006/1656 E., 2008/478 K. sayılı kararında tespit edilen taşeron firmalar” ifadesine göre sonuca gidilmiş ise de, olumsuz yetki tespitine ilişkin ... 1. İş Mahkemesinin 2006/1656 E. sayılı dosyasına ait gerekçeli kararda ismen belirlenen alt işveren şirketlerden söz edilmemektedir. Anılan dosyanın incelenmesinde, davacı sendikanın alt işverenler ile yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğunu bu işçilerin yetki tespitinde dikkate alınması gerektiğini ileri sürdüğü, bir kısım işe iade davalarında asıl işverene ait işyerine iadelerine karar verilen 12 adet alt işveren işçisinin mutlaka sayıya dahil edilmesi gerektiğini ifade ettiği görülmektedir. Davacının iddiaları yerinde görülerek, olumsuz yetki tespitine itiraz davasının kabulüne, olumsuz yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir. Ancak söz konusu kararda, alt işverenler sayılmadığı gibi, hangi döneme ilişkin hangi alt işverenle bağıtlanan hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı kabul edildiği de açıkça belirtilmemektedir. Davacının son çalıştığı işyeri olumsuz yetki tespitine itiraz davasında belirlenen alt işverenler arasında değildir. Aksi düşünülse dahi, olumsuz yetki tespitine itiraz davasının karar tarihi 08/10/2008 tarihi olup, anılan kararın davacının karar tarihinden sonra çalıştığı işyerlerini kapsaması da mümkün bulunmamaktadır. Şu halde toplu iş sözleşmesinin 4. maddesinde açık biçimde olumsuz yetki tespitine ilişkin davaya atıf yapılmış olup, bu davada 2008 yılında verilen kararın davacının 2009-2011 yılları arasında çalıştığı işyerlerine kapsamasının mümkün olmaması karşısında, davacının bu döneme ilişkin toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Diğer taraftan, davacı 01/05/2004-30/04/2006 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden, anılan dönemdeki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle yararlandırılmıştır. Eldeki davada ise davacının 2009-2011 yıllarında çalıştığı işverenler ile üniversite arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna yönelik açık bir beyanı da bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı tarafça açık bir muvazaa iddiası da ileri sürmediğine göre, davacının bu döneme ilişkin toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
3-Mahkemece davacı lehine ilave tediye alacağına hükmedilmiştir. Alt işveren işçilerinin 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye alacağına hak kazanması mümkün değildir. Bunun tek istinası, kurum ile alt işveren arasındaki hizmet alım sözlemesinin muvazaaya dayalı olmasıdır. Somut olayda davacının çalıştığı alt işveren ile davalı üniversite arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaaya dayalı olduğu ileri sürülüp, ispat edilmiş değildir. Hal böyle olunca davacının 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye alacağına hak kazandığı kabul edilemez. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin hatalı hukuki gerekçe ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 2007 ve 2009 yıllarında 20 şer gün olmak üzere 40 gün izin kullandığı kabul edilmiş ise de, dosya kapsamında diğer yıllara ait bir kısım izin belgeleri daha bulunduğu tespit edilmektedir. Bu izin belgeleri ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir.
5-Mahkemece davacının 2006-2009 yılları arasındaki dönemde bir önceki toplu iş sözleşmesinin art etkisinden yararlandığı sonucuna varılarak zamanaşımı süresi ile sınırlı olmak üzere hesaplama yapılmıştır. Öncelikle belirtilmelidir ki, sona eren toplu iş sözleşmesinin ücret zammına ilişkin hükümlerinin art etkisi bulunmamaktadır. Bir diğer ifade ile, ücret zammına ilişkin hükümlerin iş sözleşmesi hükmü olarak uygulamasını sürdürmek mümkün değildir. Somut olayda, bilirkişi raporunda bir kısım hesaplamalar yapılmış ise de, dosya kapsamında davacının 2009-2011 yıllarına ait ücret bordrolarının bulunmadığı görülmektedir. Dairemizin eksiklik talebi üzerine gönderilen belgeler arasında da sadece 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin bir kısım kayıtlar bulunmakta olup, sadece bu bordrolara göre bilirkişi raporundaki hesaplamaların denetimi mümkün olamamaktadır. Temyiz edilen kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
6-Alt işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının hesaplanan kıdem tazminatından mahsubu yerinde ise de, ödenen kıdem tazminatının fesih tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte mahsup edilmesi gerektiğinin dikkate alınmamış olması bir başka hatalı yöndür.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 09.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.