Davacı, Ocak 2006 yılından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitiyle, muhtaçlık nedeniyle tesis edilen Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacınınn aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, davacının 12.10.1976 tarihinde 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olup 4.4.1996 tarihinde sigortalılığının durdurulduğu halde davalı Kurumca 8.4.2004 tarihine kadar muhtarlıktan dolayı Bağ-kur sigortalısı kabul edildiğinden ve birikmiş prim borcu nedeniyle aylık talebi reddedildiğinden, muhtarlık nedeniyle tesis edilen Bağ-kur sigortalılığının iptali ile 2006 yılı Ocak ayından itibaren aylık bağlanarak aylıkların faiziyle davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine ve davacının 26.8.1976-30.3.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa uyarınca esnaf Bağ-kur sigortalısı, 31.3.1996-8.4.2004 arasında muhtarlık nedeniyle 2108 sayılı Yasa uyarınca Bağ-kur sigortalısı sayılacağından bu dönemlere ilişkin prim borçlarını ödemesi ve talepte bulunması halinde yaşlılık aylığı talebinin kurumca değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 20.9.1976 tarihli giriş bildirgesi ile 26.8.1976 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, terk başvurusu üzerine kurumca 4.4.1996 tarihi itibariyle terkin edildiği, davacının 28.3.1994-29.4.1999 ve 30.4.1999-8.4.2004 tarihleri arasında iki dönem muhtarlık yaptığı ve 26.2.1997 tarihinden sonra sigortalılığı ile ilgili olarak prim ödemediği, davalı Kurumca önce 26.8.1976-20.4.1982, 1.1.1984-4.4.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak kabul edildiği halde muhtarlık yaptığını öğrenilmesi üzerine 8.4.2004 tarihine kadar sigortalı kabul edilerek prim borcu çıkarıldığı ve yaşlılık aylığı talebinin prim borcu nedeniyle reddedildiği görülmektedir.
2108 sayılı muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın 4. maddesinde köy ve mahalle muhtarlarından bir Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı olmayanların 1479 sayılı Yasa kapsamına alındıkları bildirilmiştir. Bu açık hüküm karşısında davacının 4.4.1996-8.4.2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun kabulü gerekir.
Ne var ki; 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının
ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir. Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E. 2006/ 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş; davacının prim ödeme cetvelinin getirtilerek ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını tesbit etmek, var ise talebide gözetilerek primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sigortalılığı durdurmak prim borcu olduğu dönem sigortalılık süresi olarak sayılmayarak davacının yaşlılık aylığı koşulları tartışılarak bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.