21. Hukuk Dairesi 2008/9466 E. , 2008/10008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Trabzon İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2008
NUMARASI : 2004/731-2008/201
Davacı, davalı işveren nezdinde 1.6.1987-21.4.2001 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalıya ait işyerinde 01.06.1987-21.04.2001 tarihleri arası hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığından Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Davacının 20.01.1996-01.01.1997 ve 10.03.1999-09.12.1999 tarihleri arasında davalı işyerinden çalışmaları kısmi olarak bildirilmiştir.Bu dönemler harici olan süreler yönünden davanın reddi doğrudur.Davacının tesbitini istediği ve eksik incelemeye konu olan sürelerle ilgili olarak davalı işyerinden 20.01.1996-01.01.1997 tarihleri arası 240 gün, 10.03.1999-09.12.1999 tarihleri arası 200 gün bildirimin olduğu bu işyerlerinin tesbit dönemlerindeki faaliyeti araştırılmadığı,SSK dan dönem bordrolarının tamamının istenmediği ,işverenden istenmesine rağmen ücret bordrolarının gönderilmediği,dinlenen tanıkların bordro tanıkları olup olmadığının denetlemediği açıktır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle davacının tesbitini istediği ve eksik incelemeye konu olan 20.01.1996-01.01.1997 ve 10.03.1999-09.12.1999 tarihleri arasındaki sürelere ilişkin kanun kapsamında işyerini araştırmak, dönem bordrolarını getirmek ve işverenin kayıtlarına geçmiş bu dönemin tamamında çalışan bordro tanıkları dinlemek, bulunamadığında bu dönemler için iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken, işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları veya işverenleri gibi kişilerin bilgilerine başvurmak çalışma ile ilgili açık ve yeterli bilgileri almak ve tüm deliller toplandıktan sonra bir arada değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz tanık beyanları ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.