21. Hukuk Dairesi 2008/4588 E. , 2008/10412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2007
NUMARASI : 2006/232-2007/741
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece bilirkişiye maddi zarar hesabı yaptırılmadan talep edilen miktarı SGK’ca bağlanan gelirin peşin sermaye gelirinin karşıladığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş ise de bu karar usul ve yasa uygun değildir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü elektrik teknisyeni olarak çalıştığı davalı işveren Ç. Elektrik Dağıtım AŞ’nin işçisi olarak aynı işyerinde çalışan A. Ç. ile B. –K. Enerji nakil hattındaki arıza nedeniyle görevli olarak köye geldikleri ve aralarında A.Ç. tarafından hattaki enerjinin kesildiğinin haber verilmesine kadar hatta müdahale etmeyecekleri konusunda anlaştıkları ve her iki işçinin köylülerden birer yardımcı alarak hat güzergahını gezip arızayı bulmak üzere ayrı yönlere doğru enerji nakil hatlarını kontrole çıktıkları, ölen işçinin yanında köyden K.D. olduğu halde kontrol görevini yaparken bir direğin yarısına kadar çıkıp kontrol ettiğini ve her iki işçinin bu sürede birbirlerini telefonla aradıkları halde birbirlerine ulaşamadıkları ve ölen işçinin enerji nakil hattındaki bir direğe çıkarak tellere kadar yaklaşması sonucunda elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılmaktadır. Kontrol görevi süresince A.Ç. ve ölen işçinin birbirlerini aradıkları halde telefonlar çekmediğinden enerji nakil hattının kesilip kesilmediğini konusunda haberleşemedikleri açıktır. 19.10.2005 tarihli Olay Yeri Keşif Ölü Muayene ve Otopsi Zabtında olay yerinde sadece eldiven bulunduğu bildirilmiş, olay yeri zabtında olay yerinde telsiz, enerji nakil hatlarındaki arızalarda kullanılan alçalıp yükselebilen koruyucu bomu olan sepetli vinçin bulunduğuna dair bir kayıt da bulunmamaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
9.4.2007 tarihli kusur bilirkişi heyeti raporunda; olayda %70 oranında ölen sigortalı işçinin, %30 oranında da davalı işverenin kusurlu olduğu belirtilmiştir. Hükme dayanak alınan bu bilirkişi raporunda; bilirkişi, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan davacılar fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle her davacı için ayrı ayrı 100,00 YTL maddi tazminat istemek suretiyle kısmi dava açmışlardır. İş kazası sonucu oluşan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkin olarak açılan tazminat davalarıyla nitelikçe sigortaca karşılanmayan zararın giderilmesi amaçlamaktadır. Bu tür davalarda, tazminat miktarı, işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, işçinin günlük brüt geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise, 60 yaşa kadar yıllık olarak % 10 artırılıp % 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşından sonrada bakiye ömrü kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yönteme başvurulmadan, her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Davacılar kısmi dava açtıklarından karşılanmayan maddi zararlarının fazla çıkması halinde taleplerini ıslah etmek, ek maddi tazminat davası açmak veya daha sonra açacakları ayrı bir dava ile bakiye maddi zararlarını talep etmek imkanları bulunmaktadır. Somut olayda mahkemece bu yön gözetilmeden maddi zarar istemine yönelik olarak bu yönde bir hesap yaptırılmadan her davacı için talep edilen 100,00 YTL maddi zararın SGK’ca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değeri ile karşılandığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle yukarda açıklandığı şekilde kusur incelemesi yaptırıldıktan sonra sürekli işgöremezlik zararı ve aktüerya hesabı konusunda uzman bir bilirkişi seçmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak yukarda açıklanan esaslara göre bilirkişiye zarar hesabı yaptırılarak SGK"ca davacılara bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihteki artışlarda gözetilerek hesaplanan peşin sermaye değerini getirtmek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 03.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.