Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6544
Karar No: 2021/8652
Karar Tarihi: 20.09.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/6544 Esas 2021/8652 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/6544 E.  ,  2021/8652 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar ve davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar; davacılar ... ve Şenol ile davalı yüklenici...arasında, inşaasına başlanan sitede yer alan altı adet bağımsız bölümün satın alımına ilişkin 14/06/2006 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı yüklenicinin sözleşme kapsamındaki inşaatı 20 aylık sürede tamamlayarak bağımsız bölümleri eksiksiz teslim etmeyi taahhüt ettiğini, karşılığında yükleniciye 480.610 € ödendiğini, ödenen bedelin teminatı olarak da keşideci...tarafından ... ve Şenol lehine 28/02/2008 vade tarihli bono düzenlendiğini, sözleşmenin ve bononun davalı yükleniciye ait otelde hazırlandığını, sözleşmeyi davalı ..."in bilgisayarda yazdığını, bonoyu davalı ...’ın da imzalamasını istemeleri üzerine davalı ...’in bonoyu otel lobisindeki davalı ...’a götürüp imzalı şekilde geri getirdiğini, harici satıma konu inşaatın davalı ...’nin ekonomik durumunun bozulması sonucunda tamamlanamadığını, ödenen bedelin iadesinin de mümkün olmadığının bildirildiğini, senedin ciro yoluyla diğer davacı ...’a devredildiğini, davacı ...’ın davalılar...ve Gülay aleyhine başlattığı icra takibine Gülay"ın imza itirazında bulunmasıyla icra hukuk mahkemesinde yapılan inceleme neticesinde imzanın ...’a ait olmadığının tespit edildiğini, davalılar aleyhine dolandırıcılık ve belgede sahtecilik suçu iddiasıyla şikayette bulunulduğunu, sahtecilik sebebiyle zarara uğradıklarını iddia ederek; 468.610 €’nin senedin vade tarihi olan 28/02/2008’den itibaren merkez bankasının yabancı paralara uyguladığı oran üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
    Davalı ...; davacı ... tarafından başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, takip konusu bono borcu için ikinci kez dava açılamayacağını, davacı ...’tan çeşitli dönemlerde borç aldığını ancak davacının tefecilik yaptığını, borca bileşik faiz uygulayarak tehdit ile dava konusu bonoyu aldığını, yapılan sözleşmenin bononun karşılığı varmış gibi göstermek amacıyla düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

    Davalı ...; davalı ... ile 02/03/2006’da boşandıklarını ve nafaka alacağının ödenmemesi sebebiyle cebri icra yoluna dahi başvurduğunu, aralarında husumet bulunan şahsa kefil olmasının da mümkün olmadığını, sözleşme ve senet ile ilgisi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...; davacı ...’nin davalı ...’ten çeşitli dönemlerde faiz karşılığında borç para aldığını, borçların vadesinde ödenemediğini, söz konusu borca %50 oranında bileşik faiz uygulanması üzerine en son uyuşmazlık konusu bononun düzenlendiğini, tefecilere yönelik operasyonlardan korkan davacı ...’in ilişkisini gizlemek amacıyla daire satış sözleşmesi imzalanmasını istemesi üzerine protokolün düzenlendiğini, senedin üçüncü kişiye ciro edilmek suretiyle tahsil edilmeye çalışıldığını, ceza dosyalarında yapılan incelemelerde senet üzerindeki hiçbir yazı ve imzanın kendisine ait olduğunun tespit edilmediğini, iddia konusu zarar ve sahtecilik arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacı ...’ın iyiniyetli olmayıp diğer davacılarla danışıklı işlem yaptığını ve diğer davacılara tahsilat için başvurmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, uyuşmazlığın bonodan kaynaklanması sebebiyle görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/05/2017 tarihli ve 2015/23385 E 2017/6290 K sayılı kararıyla; uyuşmazlığın temel ilişki olan sözleşme ve ceza yargılamasına konu haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece; bononun davalı ... ile davacı ... arasındaki harici satış sözleşmesi sebebiyle verilen teminat senedi olduğu, davalı ...’nin harici satış sözleşmesine taraf olmadığı ve söz konusu bono nedeniyle sorumlu tutulamayacağı, senetteki imzanın davalı ...’a ait olmadığı, icra hukuk mahkemesince de davalı aleyhine başlatılan icra takibinin iptaline karar verildiği gerekçesiyle; davalılar Müzeyyen ve Gülay bakımından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; senet bedelinin tahsili için davacı ..."ın davalı ... aleyhine başlattığı icra takibinin halen derdest olduğu, aynı bonoya ilişkin hem icra takibi hem de bono nedeniyle alacak davası açılmasının hukuka aykırı olduğu, davacıların davalı aleyhine eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ... "bakımından davanın" dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ile davalılardan Gülay ve Müzeyyen tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacılar ..., Şenol ve davalıların tüm, davacı ...’ın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesi uyarınca; hukuki yarar, dava şartıdır. Maddenin gerekçesinde de bahsedildiği üzere hukuki yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukuki koruma sağlaması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesine göre; "Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz." Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat karar"ı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin


    hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı).
    Somut olayda; davacı ... alıcı, davalı ... ise müteahhit ve satıcı sıfatıyla 14/04/2006 tarihli sözleşmeyi imzalamışlardır. Sözleşmeyi davalı ..., şahit sıfatıyla imzalamıştır. Bu sözleşme ile davalı ..., inşa edeceği sitede yer alan 6 adet daireyi sözleşme tarihinden itibaren 20 ay içinde bitirerek dördünü Şenol’a, birini ...’in göstereceği üçüncü kişiye, birini de ...’e devretmeyi taahhüt etmiş olup; sözleşmenin beşinci maddesinde dairelerin bedeli olarak ...’in 468.610 € ödeme yaptığı, sekizinci maddesinde ise ...’nin ...’e 06/09/2006 keşide, 28/02/2008 vade tarihli, lehtarları Şenol ve ... olan teminat senedi verdiği belirtilmiştir. Senet, ciro yoluyla senedi devralan hamil Süleyman tarafından keşideci...ve avalist Gülay aleyhine takibe konu edilmiş; takip, ... bakımından kesinleşmiş, imza itirazı sonucu imzanın Gülay’a ait olmadığının tespiti üzerine Gülay bakımından icra hukuk mahkemesince durdurulmuştur. Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/329 E. 2017/194 K. sayılı dosyası nezdinde davalılar aleyhine yürütülen ceza yargılaması sonucunda davalılar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat; senedin Gülay adıyla sahte imza kullanılarak tanziminden kaynaklı resmi belgede sahtecilik suçu yönünden ise davalılar...ve Gülay bakımından suçu işlediği sabit görülmediğinden beraat, davalı ... bakımından sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit görüldüğünden mahkumiyet kararı verilmiş. Karar Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 29/08/2018 tarihli ve 2018/303 E. 2018/2178 K. kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
    Dava, senette yapılan sahtecilik sebebiyle doğan zararın tazmini hukuki sebebine dayalı olduğundan, davalı ... bakımından davacının hukuki yararı bulunmasına rağmen mahkemece davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve bu yargılama neticesinde varlığı tespit edilen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayıcı olduğundan davalı ... bakımından kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile sahtecilik fiilini işlediği sabit olup; davalının, davacı hamilin zararı var ise bundan sorumlu olacağı gözetilmeksizin davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de hatalıdır.
    O halde mahkemece; davacı ...’ın davacı ... aleyhine dava açmakta hukuki yararı bulunduğu, davalı ...’in ise hakkındaki kesinleşmiş mahkumiyet hükmü dolayısıyla haksız fiilinden sorumlu olduğu gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan gerekçe ile davalı ... yönünden dava şartı yokluğundan; davalı ... yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar ... ve ...ile davalıların tüm, davacı ...’ın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile kararın HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ..."a iadesine, 159,20 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine, 159,20 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ..."e 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi