Davacı, 1.9.1998 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı kurum vekilinin tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 1998 yılında yapılan ilk prim kesintisini takip eden aybaşından itibaren 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Davacının ekli vekaletnameye göre ‘’H. Ç. M.’’isim ve soy isimlerini taşıdığı, Ziraat Odası kaydının 20.10.2005 tarihinden, Tarım Kredi Kooperatifi kaydının ise 20.09.2006 tarihinden itibaren devam ettiği, üzerine kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, Ziraat Bankasından kredi almadığı, davacının sattığı ürün bedelinden H. M. kimliği ile ilk prim kesintisinin 03.07.1998 tarihinde yapılıp 1999,2000 ve 2002 yıllarından başka kesintisinin bulunmadığı ve bu kesinti bilgilerinin ekli vekaletnamede de yazılı olduğu üzere ‘H. Ç. M. ‘ adına olduğu ,yapılan zabıta araştırmasına gere de ‘M.’ soyadının davacının evlilik soyadı görülmektedir.
Mahkemece kesintinin bulunduğu 01.05.2002-31.12.2002 tarihleri yönünden verilen tesbit kararı yerinde ise de ‘H. M.’ adına yapılan ve davacıya ait olduğu düşünülen 1998,1999,2000 yıllarına ait kesintiler yönünden davacının açık kimlik bilgileri araştırılmaksızın red kararı verilmesi eksik incelemeye dayalı olup yasaya uygun değildir .
Mahkemece yapılacak iş: Öncelikle dava açan kişinin açık kimliği nüfus kayıt bilgileri ile doğrulandıktan ve dosya içersinde yapılan tüm araştırmalar ile ‘Mete’soy adına göre yapılan kesintilerinde davacıya ve aynı kişiye ait olduğu kesin olarak belirlendikten sonra kesinti yapılan tüm yıllar yönünden sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.