10. Hukuk Dairesi 2016/14141 E. , 2017/2304 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aylık kesme işleminin iptali ile kesilen aylıkların yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık bağlandığı, ancak boşandığı eşiyle talep konusu dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlenmesi üzerine, davalı Kurumca talep konusu dönemde yersiz olarak ödenen aylıkların ödenmesi için davacıya tebligat yapılmıştır. Davacı tarafından Kurum işleminin iptali ile kesilen aylıkların yeniden bağlanması istemine ilişkin eldeki dava açılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun"un 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Bu tür davalarada davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, dosyadaki kayıt ve belgeler değerlendirilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kurum tarafından, davacıya ödenen aylığın kesilmesine karar verilmiş, aleyhine 23.10.2008-22.08.2009 tarihleri arası dönem için, yersiz aylık ödemesi yapılması sebebiyle borç tahakkuku yapılmıştır.
Dava öncesinde, Kurum denetmenleri tarafından, davacı ve boşanmış olduğu eşinin, boşanmış olmalarına rağmen fiilen birlikte yaşayıp yaşamadıklarına dair araştırma yapılmıştır. Davacı ve eski eşinin, yerleşim yeri adresleri Nüfus Müdürlüğünden celp edilerek tespit edilmiştir. Tespit edilen adreslerden olan, davacının eski eşinin 29.06.2007-05.06.2009 tarihleri arası yerleşim yeri adresi olarak gözüken ... adresinde yapılan araştırmada, kapıcı ile görüşülmüş, görüşmede; adreste, davacının boşanmış olduğu eşinin adreste oturmadığı, adreste ... isimli kişinin oturduğu beyan edilmiştir. Davacının, yerleşim yeri adresi olarak gözüken, ... adresinde araştırma yapılmış, apartman kapıcısı .... ve yönetici ... sözlü beyanlarında, davacı ve boşanmış olduğu eşinin 3 yıldır bu adreste birlikte yaşadıkları yönünde beyanda bulunmuşlardır.
... İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından, ... adresinde yapılan araştırmada, davacının 14, 10 yaşlarında 2 çocuğu ile birlikte adreste ikamet ettiği tespiti yapılmıştır... İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından, ... adreslerinde yapılan araştırmada, davacının ve boşanmış olduğu eşinin bu adreslerde yaşamadığı, adreste davacının boşanmış olduğu eşinin annesinin oturduğu tespit edilmiştir.
Tutanak tanıkları ve dinlenilen mahalle muhtar ve azaları, davacının eşi ile birlikte yaşamadığı, davacının boşanmış olduğu eski eşinin ... Mahallesinde bulunan annesi adresinde ikamet ettiği şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
... İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından, ... Mahallesi adresinde yapılan araştırmada, davacının eşinden ayrı olarak bu adreste yaşadığı, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından, ... Mahallesinde yapılan araştırmada, davacının boşanmış olduğu eşinin bu adreste yaşamadığı tespiti yapılmış, dinlenen tanıklar eski eşin ... Mahallesi adresinde annesiyle birlikte ikamet ettiği yönünde beyanda bulunmuşlar, Kurum denetmeni tarafından yapılan araştırmada ise davacı ve eski eşinin ... Mahallesi adresinde birlikte ikamet ettikleri yönünde beyanda bulunmuşlar, mahkemedeki beyanlarında, önceki beyanlarının aksi yönde beyanda bulunmuşlardır. Adreslerde yapılan araştırmalarda, çelişkiler oluşmuştur. 23.10.2008 ve dava tarihi olan 15.04.2010 tarihleri arasında, davacı ve boşanmış olduğu eşinin yerleşim yeri adresleri tespit edilerek, önceki yapılan araştırmalardaki çelişkiyi giderecek şekilde adreslerde kolluk vasıtasıyla araştırma yapılmalı, tutanak tanıkları yeniden dinlenerek çelişki giderilmeli, tespit edilen adreslerde kimlerin oturduğu tespit edilmeli, davacı ve eski eşinin tespit edilen adreslerde ikamet ettiğinin tespit edilmesi halinde sürekli ikamet edip etmediği, kimlerle ikamet ettiği tespit edilmeli, yapılacak tespitler için, adreslerde kapıcı, yönetici, komşu gibi kişiler yeterli sayıda re’sen tespit edilerek dinlenilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 20.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.