3. Hukuk Dairesi 2020/6469 E. , 2021/8670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, avukat olduğunu, davalının 02.04.2008 tarihinde kendisine vekaletname verdiğini, davalının vekili olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/198 Esas sayılı dosyasını açarak takip ettiğini, davalı ile yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığını, sözlü olarak 10.000,00-TL ile birlikte dava konusu taşınmazın davanın kesinleştiği tarihteki piyasa rayiç değerinin %10"u oranında ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, takip edilen davanın kabulüne karar verildiğini ve kesinleştiğini, dosyaya yatan 5.000,00 TL teminatı vekalet ücretine mahsuben davalının bilgisi dahilinde tahsil ettiğini, ilam vekalet ücretini de icra takibi ile tahsil ettiğini, davalının ücret ödememek için 10.7.2013 tarihinde kendisini vekillikten azlettiğini ileri sürerek; dava konusu taşınmazın kıymet takdirinin yapılarak, taşınmazın değerinin %10"unun kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak, davanın kısmen kabulü ile, davaya ve talebe konu olan 12.996,5- TL vekalet ücreti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; haksız azil nedeniyle ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınması gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar..” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3.maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için; kanunun amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; davanın 10.06.2014 tarihinde açıldığı, davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisinin bulunduğu, davacının davalının tapu iptal tescil davasında vekilliğini yaptığı, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davalının da 6502 sayılı yasa kapsamında, ""tüketici"" tanımına uyduğu açık olup, uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisindedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, şimdilik davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.