
Esas No: 2015/298
Karar No: 2015/1653
Karar Tarihi: 17.02.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/298 Esas 2015/1653 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, evveliyatı harman yeri olan dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları yapılırken belediye adına tescil edildiğini, taşınmazın harman yeri olması nedeniyle Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlarda davalı adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ila 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder. Borçlunun alacağın devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için alacağın devri işleminden sonra borcunu, alacağı devralan kimseye ifa etmesi gerekir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Anılan maddeye göre,
1-Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Somut olayda; dava konusu 4711 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı iken yargılama aşamasında 02.08.2010 tarihinde dava dışı Turgut Altaş"a satılarak devredildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda öncelikle davacıya HMK"nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkının hatırlatılması davacının davasını şimdi olduğu gibi tapu iptali ve tescil istemi olarak devam ettirmesi halinde yeni malikin usulüne uygun olarak davaya dahil edilerek davanın görülmesi gerekirken, davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.