20. Hukuk Dairesi 2015/9287 E. , 2016/4606 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili ... ili, .... ilçesi, ... mahallesi 5043 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 35.543,69 m2 yüzölçümü ve tesisler ve atölye binası niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlı olduğunu, yörede ilk kez yapılan ve 16/10/2008- 16/04/2009 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu sırasında, öncesi orman olmayan taşınmazın 1991,91 m2"lik kısmının orman kadastro komisyonu tarafından kısmen orman sayılarak orman alanı içinde bırakıldığını, işlemin iptali ile taşınmazın bu kısmının orman alanı dışına alınmasını istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne; fen bilirkişisi krokisinde (A) ve (B2) ile gösterilen bölümlere yönelik orman sınırlandırılmasının iptaline, bu kısımların 5043 ada 1 nolu parselin yüzölçümüne dahil edilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 12.09.2011 gün ve 2011/5694-9569 E.K. sayılı ilâmında [“Mahkemece, en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hava fotoğraflarında koyu renk gösterilen alanlar açıklanmalı ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.”] denilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından esas yönünden, davalı ... Yönetimi vekilince ise vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak çekişmeli taşınmaz bölümünün uzman orman bilirkişiler kurulu raporuna göre orman sayılan yerlerden olduğu saptanarak mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak; davanın reddi nedeniyle Orman Yönetimi lehine 3402 sayılı Kanunun 31/son maddesine göre davanın önemi, vekilin sarfettiği emek, hak ve eşitlik kuralları gözönünde bulundurularak maktuan vekâlet ücreti tayin ve takdiri gerekirken, takdir edilmemiş olması doğru değilse de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; davacı Hazine vekilinin tüm, davalı ... Yönetimi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddiyle, kararın hüküm fıkrasının beşinci paragrafı olacak şekilde "Yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Yönetimi yararına 3402 sayılı Kanunun 31/son maddesindeki ilkeler gözönünde tutularak maktuan tayin ve takdir edilen 300.00.- TL vekâlet ücretinin davacı Hazineden alınarak davalı ... Yönetimine verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/04/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.