Davacı, 30.2.2000-30.9.2003 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine:
2-Dava, davacının 30.02.2000-31.12.2001 ve 01.05.2002-30.09.2003 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi v e tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi 20.6.1984-27.12.1989 tarihleri arasında zorunlu, 25.2.1992-16.3.1992 tarihleri arasında isteğe bağlı, 16.3.1992-24.11.1999 tarihleri arasında zorunlu, 29.11.1999 – 29.2.2000, 1.1.2002-30.4.2002, 1.10.2003-28.3.2004 tarihleri arasında isteğe bağlı, 28.3.2004-15.3.2007 tarihleri arasında zorunlu sigortalı olduğu, sattığı ürün bedelinden 20.5.1997-21.6.2000,18.5.2004, 23.5.2006 tarihlerinde prim kesintisi yapıldığı 1982 yılından beri Tarım Kredi Kooperatifi, 1985 yılından beri P. Üreticileri Kooperatifi ortağı olduğu tarımsal arazilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve bu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Ancak aynı durum isteğe bağlı sigortalılık için söz konusu olmayıp isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde aslolan zorunlu sigortalılık olduğundan çakışan isteğe bağlı sigortalılığın iptali gerekir.
Bu ilkeler ve davacının kesinti kayıtları gözetildiğinde davacının uzun süreli 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığının sona erdiği 24.11.1999 tarihinden sonraki ilk prim kesintisinin yapıldığı 21.6.2000 tarihini takip eden aybaşı olan 1.7.2000 tarihinden 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığın başladığı 28.3.2004 tarihine kadar 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşıdığı kabul edilmelidir. Ne var ki ; davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık statüsü tarım Bağ-Kur sigortalılık statüsünden önce oluşmuş olup davacı 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu ve isteğe bağlı sigortalı olduğu süreler dışında kalan dönemde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini talep ettiğinden talebe ve önceden oluşan isteğe bağlı sigortalılık statüsüne değer verilerek davacı 1.7.2000-31.12.2001 ve 1.5.2002-30.9.2003 tarihleri arasındaki dönemde tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.