10. Hukuk Dairesi 2016/18957 E. , 2017/2377 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 25.09.2006 tarihli trafik-iş kazası sonucunda sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masraflardan oluşan Kurum zararının 506 sayılı Yasa kapsamında davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece davalı işveren ... Oto Ltd. Şti. ile diğer davalı ... şirketi aleyhine açılan davanın reddi ile diğer davalı ... hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan, 25.03.2004 tarihli Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları"na ilişkin düzenlemenin, ""A.3.3.Tedavi Giderleri Teminatı başlıklı maddesi: Sigortacı, sigorta poliçesinin kapsamına giren bir kaza nedeniyle, kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde ödenmiş doktor ücreti ile hastane ve diğer sağlık kurumlarında ayakta ve yatakta yapılan tedavilere ilişkin giderleri, nakil ücretlerini poliçede tedavi giderleri teminatı için belirlenen meblağa kadar öder. Tedavi giderlerinin başka sigorta sözleşmeleri ile teminat altına alınmış olması durumunda, söz konusu giderler öncelikle bu sigortadan karşılanır"" düzenlemesini içermektedir.
.... Sigorta A.Ş."nin karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası poliçesi kapsamında sigortalaması nedeniyle dava konusu zararı öncelikli tazmin yükümlülüğü bulunduğu anlaşılmakla anılan davalının davacı kuruma karşı öncelikle sorumlu olduğu hususunun dikkate alınmaması isabetsiz olup usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, Sigorta şirketinin hak sahiplerine ödeme iddiasına ilişkin olarak; tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
Diğer yandan, sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek 2918 sayılı Kanunun 98., 99. ve 108. maddeleri ile 03.05.1997 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliği"nin 12., 13., ve 14. maddelerinde yazılı şekilde şirkete başvurulduğu halde 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmamışsa 8 iş günlük sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hiç başvurulmamış ya da gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulmuş ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemez. Bu durumda faiz başlangıcının, şirkete karşı girişilen icra takip tarihi, ya da, takibe girişilmeden dava açılmışsa, dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekecektir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.