10. Hukuk Dairesi 2016/15108 E. , 2017/2381 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Kurumca resen tahakkuk ettirilen fark prim ve gecikme zammı işleminin iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen ilk karar Dairemizin 26.01.2015 günlü ve 2014/11704 Esas; 2015/1258 Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın dava dışı ... ve ..."nın davacı ile arasındaki ilişkinin iş kazası sonrasında tutulan Savcılık ve Emniyet ifadelerinde belirttikleri hususlar dikkate alınmaksızın ve ayrıca davadışı sigortalı ..."nin Kuruma verdiği ifadeler gözetilmeksizin verildiği bu nedenle davacı ile aralarındaki ilişki ile ücret konusunda eksik araştırmaya ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu, buna göre davadışı sigortalı ile birlikte çalışan olup olmadığı ve ücreti de araştırılmak suretiyle davadışı ..."ın kazanın olduğu tarih ve saatte davacıya ait inşaat sahasına girmenin riskli olmasına rağmen içeride bulunma nedenleri araştırılmalı, Emniyet ve savcılık ifadeleri dikkate alınmalı ve davadışı Sigortalı ..."ün ücreti bakımından davacı tarafça ücret ödemelerine dair yazılı delil, makbuz veya banka dekontu olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.”denilmek suretiyle, araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Davaya konu somut olayda, uyuşmazlık davacıya ait inşaat işyerinde davadışı çalışan ... ile birlikte ... ve ..."nın da çalışıp çalışmadığı ile çalışan sigortalı ..."nin ücretinin asgari ücret mi yoksa Kurumca tespiti yapılan 1000 TL"mi olması gerektiği hususunda toplanmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi, ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
Ne var ki; aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan "tutanaklar" ile ifade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece, memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir.
Buna göre, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz etmek mümkün değildir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesinin açık hükmü karşısında zorunludur.
Dosya içeriğine göre, davalılardan ...’nin almakta olduğu ücret araştırması bakımından yapılan araştırma yeterli ve mahkeme kabulü isabetli ise de, savcılık ve Emniyet ifadeleri kapsamında, tehlikeli olmasına rağmen bitmemiş bir inşaat işyerinde diğer iki davalı ... ve .... ...’in kaza gününde fiilen çalıştıklarının belirgin olmasına göre bu çalışma nedeniyle yapılan Kurum işlemlerinin yerinde olduğunun dikkate alınması ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 21.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.