3. Hukuk Dairesi 2017/1854 E. , 2017/9104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 11/05/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu, müvekkilinden 126.755,51 TL tutarında ecrimisil bedeli talep edildiğini, kira dönemi içerisinde 103.250 TL"nin davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiğini, bu dönem için halen müvekkilinin davalının kayıtlarında borçlu gözüktüğünü belirterek müvekkilinin 19/03/2010 tarihi itibariyle kiracılık sıfatının kalmadığının tespitine, kiracılık sıfatı kalmayan müvekkilinin davalıya 19/3/2010 tarihi itibariyle kira ve gecikme zammı borcu olmadığının tespitine ve 19/03/2010-31/05/2012 tarihleri arasında ödenen 103.250 TL"nin ödeme tarihinden itibaren ayrı ayrı hesaplanacak avans faiziyle istirdatına karar verilmesini talep etmiş, daha sonra davasını ıslah ederek istirdat talebini 108.642,03 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili, kiralayanın malik olmasının şart olmadığını, kiracının sorumluluğunun kiralayana karşı olduğunu, Maliye Hazinesince gönderilen ecrimisil ihbarnamesinin mutlak borç ödeme yükümlülüğü doğurmadığını, itiraz ile dava haklarının olduğunu, istirdat talep edebilmeleri için borcun kesinleşip ödenmiş olmasının gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 28/05/2013 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 07/07/2014 tarihli, 2014/6073 Esas, 2014/9023 Karar sayılı ilamı ile Mahkemece TBK"nun 309. maddesi hükmüne göre değerlendirme yapılarak ve davacının bu kapsamda zararının olup olmadığı tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava tarihine kadar davacının ödediği ecrimisil bedelinin 2.835,05 TL olduğu, bunun dışında yapılan ödemelerin ise dava açıldıktan sonra yapıldığı, bu durumda dava tarihi itibariyle davacının davalıdan
../..
-2-
isteyebileceği miktarın 2.835,05 TL olduğu, davacının maliye hazinesine ödediği bu bedele ilişkin olarak TBK" nın 309. maddesine göre davalıya usulüne uygun bir bildirim yapmadığı, davalının, davacının uğradığı zararı tazmin etme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
07/07/2014 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere, kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiralayanın tekeffülü altındadır. Kiraya verenin sorumluğu, ödenen ecrimisil bedeli, ödenen kiradan düşükse ecrimisil miktarı, ödenen ecrimisil bedeli ödenen kiradan fazla ise ödenen kira miktarı kadardır. Ayrıca kiraya verenin sorumluluğunun doğması için ecrimisil bedelinin ödenmesi de şart değildir, kiracı aleyhine ecrimisil tahakkuk ettirilmesi yeterlidir. Bu nedenle Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.