3. Hukuk Dairesi 2016/5969 E. , 2017/9133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi ve ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 06.06.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı asil ... ve vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların evli olup aralarındaki boşanma davasının derdest olduğunu, davalının "sen acizsin, ikinci evlilik daha iyi olacak, seni istemiyorum, bu evde artık kalamazsın" şeklinde beyanda bulanarak davacıyı terminale getirip Kayseri"ye gönderdiğini, davacının tüm eşyalarının davalıda kaldığını iddia ederek dava konusu ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesini mümkün değil ise bedelini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının, annesini ziyaret amacıyla evden ayrıldığını, daha sonrasında boşanma davası ikame ettiğini, davacının bugüne kadar bir çok kez kendi yedinde bulunan takıları bozdurarak hem ailesine hem de kendisine alışveriş yaptığını, kalan takılarını da evden ayrılırken yanında götürdüğünü, boşanma davası sırasında kızları aracılığı ile ev eşyalarını gelip almasını istemesine karşın gelip almadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına göre davacı kadının evden kendi istediği ile ayrılmadığı ve dava konusu ziynetlerin davalı tarafından bozdurulduğu ve harcandığının sabit olduğu, davacı kadının ise bunları geri verilmemek üzere bağışladığına ilişkin her hangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ev eşyaları ve ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 6100 sayılı HMK, yargılamaya hakim olan ilkeler başlığı altında 24-33. maddelerinde, medeni yargı alanında geçerli ilke ve kuralları düzenlemiştir. Bunlardan birisi de taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesidir.
Taraflarca getirilme ilkesi, davanın malzemesi olan vakıaların ve delillerin taraflarca getirilmesi, hakimin kendiliğinden vakıaları gözetememesi ve delil toplayamamasıdır. Nitekim bu husus, Kanunda açıkca ifade edilmiştir. HMK"nun 24.maddesi "Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim, kendiliğinden delil toplayamaz" hükmünü ihtiva etmektedir.
Bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık söz konusu olduğu için, Kanun, tarafların uyuşmazlık noktaları konusundaki iradesine itibar etmektedir. Bu bakımdan medeni yargıda hakim, tarafların ileri sürdüğü ve davaya getirdiği vakıalarla bağlı olup, onların söylemediği vakıaları dikkate alamadığı gibi, bunları hatırlatabilecek davranışlarda da bulunamaz.
Hakimin taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları dikkate alamaması veya hatırlatamaması kural olmakla birlikte, dava dosyasına girmiş, ancak, çelişik hususları veya belirsizlik taşıyan vakıaları açıklattırması, onun aydınlatma görevine girer. (... 2016 s.152-153 )
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalının "sen acizsin, ikinci evlilik daha iyi olacak, seni istemiyorum, bu evde artık kalamazsın " şeklinde beyanda bulanarak davacıyı terminale getirip Kayseri"ye gönderdiğini, davacının tüm eşyalarının davalıda kaldığını iddia ederek dava konusu ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesini mümkün değil ise bedelini talep etmiştir. Davacı taraf, yargılamanın hiç bir aşamasında ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunu iddia etmemiş, böyle bir vakıa ileri sürmemiştir.
Hal böyle iken mahkemece, davacı tanığı ..."ın ".... oturdukları ev alınırken bozulup oraya harcandığını davacı yiğenim bana söyledi..." şeklindeki beyanı doğrultusunda dava konusu ziynetlerin davalı tarafından bozdurulduğu ve harcandığının sabit olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları, tarafların ileri sürdüğü vakıalar ve deliller değerlendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken davacı tarafın ileri sürmediği bir vakıa kabul edilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı için takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.