8. Hukuk Dairesi 2013/18927 E. , 2014/4433 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2011
NUMARASI : 2010/195-2011/732
E.. T.. ve müşterekleri ile P.. B.. ve müdahil davacılar N.. T.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.10.2011 gün ve 195/732 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılardan E.. T.. ve müşterekleri vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarındaki beyanlarında özetle; kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan ve daha sonra idari yoldan davalı belediye adına 5510 parsel numarası ile tescil edilen taşınmazın Şubat 329 tarih, cilt 15 ve sayfa 158 sayılı tapu kaydı ile satın alma yoluyla eklemeli zilyetlikten, tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tescilini, davalının taşınmaza el atmasının önlenerek zilyetliklerinin iadesini, davalı belediyenin taşınmaza yaptığı basit yapının kal"ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili, dava konusu yerin yoldan ihdasen vekil edeni adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, 3194 sayılı İmar Kanunun"un 17. maddesi itibariyle tasdikli imar planı kapsamında kaldığını, park ve yeşil alan olarak göründüğünü, eski kadastro yolunun imar planına göre açıldığını, böyle bir yerin davacı adına tescilinin mümkün bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesin savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 5510 parselin tapu kaydının iptaliyle yargılama sırasında ölen davacı A. S. T. mirasçıları adına mirasçılık belgesindeki miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmün; kabule ilişkin bölümü, davalı belediye vekili ve davalının taşınmaza el atmasının önlenerek zilyetliklerinin iadesine, davalı belediyenin taşınmaza yaptığı basit yapının kal"ine ve ... parsel dışında kalan ve davacı tarafın zilyetliğinde bulundurduğu kısım hakkında da hüküm kurulmadığı yönünden ise, davacı A. S. T. mirasçıları vekili tarafından süresi içerisinde dilekçelerinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 1967 yılında yapılan kadastro çalışmalarında yol olarak tespit dışı bırakıldığı, daha sonra 20.09.1991 tarihinde yapılan ihdas çalışmaları ve P.. B.."nın 10.09.1991 tarihli Encümen Kararı sonrasında 786,39 m2 yüzölçümünde ve arsa niteliğinde Payas Belediyesi adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yine, P.. B..; dava konusu taşınmaz bölümünün 26.11.1991 tarihinde imar planı içine, yol ve rekreasyon alanı olarak alındığını, revizyon imar planı onay tarihinin 01.03.2012 tarihi olduğunu bildirmiştir.
Davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı yerel ve teknik bilirkişi beyan ve raporlarından anlaşılmaktadır. Bir taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. ve TMK"nun 713/1. maddeleri uyarınca, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilmesi için anılan maddelerde yazılı koşulların davacı lehine gerçekleşmesi yanında, ekonomik amaca uygun eylemli zilyetlik ve tasarrufun da kanıtlanması gerekir. Somut olayda, taşınmaz başında 18.04.2011 tarihinde yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar; davacı tarafın dedelerinin 1956-1957 yılında dava konusu taşınmazı, öküzle sürdürüp tütün ektiğini, 1960 yılından belediye tarafından yol haline getirildiği 1991 tarihine kadar da taşınmazı, ev ve lokanta olarak davacıların zilyet ve tasarruf ettiklerini açıklamışlardır. Keşif sonrasında, İnşaat Mühendisi ve iki Ziraat Mühendisi tarafından hazırlanan 02.03.2011 tarihli heyet raporuna göre de; dava konusu taşınmazın denizin 100 metre güneyinde ve 100 metrelik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalıp, üzerinde park, yeşil alan, yol ve belediyeye ait sosyal tesisler bulunduğunu, üzerinde iki adet istinat duvarı bulunduğunu, deniz tarafında bulunan duvarın önünde yer alan lokanta, gezinti yolu, dinlenme ve oturma alanı olarak tanzim edilmiş ve kullanılmakta olan alan olduğunu, taşınmazın belediye imar planında yeşil alan kapsamında kaldığını ve park olarak kullanıldığını rapor ve mütalaa etmişlerdir.
Dairenin ve Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarına göre; ev, garaj, ahır, lokanta, dükkan vs. yapmak ve kullanmak ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak nitelendirilmemektedir. Bunun yanında, yukarıda ayrıntıları açıklanan uzman bilirkişi raporunda yazılı bulunan açıklamalara göre, çekişme konusu yerin nitelikleri dikkate alındığında ekonomik amaca uygun kazanmaya elverişli zilyetliğin varlığından söz edilemez.
Hal böyle olunca, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve davalı P.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılardan E.. T.. ve müştereklerine iadesine, 45,45 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.