1. Hukuk Dairesi 2015/7840 E. , 2015/9080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2012/353-2013/532
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D.A.A ile temyiz edilen vekili Avukat A.Yl, Avukat M.Y geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, satın alma suretiyle paydaşı olduğu 971 ada 46 parsel sayılı taşınmazda davalının diğer paydaşların kiracısı olarak “Alman Hastanesi” adı altında faaliyet gösterdiğini, yeni malik olduğunu davalıya ihtar etmesine rağmen davalının kira sözleşmesi yapmadığı gibi, kullanım bedeli de ödemediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve 100.000. TL ecrimisilin reeskont faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazda kiracı sıfatıyla “Alman Hastanesi” ünvanıyla faaliyet
gösterdiğini, taşınmazdaki pay değişikliğinden kira sözleşmesinin etkilenmeyeceğini, ecrimisilin ne zamandan beri istendiğinin de açık olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “bilindiği üzere; Türk Medeni
Yasasının 683. maddesi uyarınca; “ bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma ve yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir”. Somut olaya bu açıdan bakıldığında, davacının mülkiyet hakkı sahibi olarak dava açmakta hukuksal yararı bulunduğu gibi dava açma sıfatına sahip olduğu da kuşkusuzdur. Öte yandan, davalının savunması doğrultusunda, kira sözleşmesinin geçerliliği bakımından pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanıp sağlanmaması hususu işin esası ile ilgili olup davanın açılmasına engel bir durum teşkil etmediği de açıktır. Hâl böyle olunca; mahkemece, işin esasının incelenmesi, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin eksiksiz toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
971 ada 46 parsel sayılı taşınmazda kat mülkiyeti kurulu 122 adet bağımsız bölümden oluşan bina olduğu, davacının ve dava dışı şirketlerin anılan bağımsız bölümlerde paydaş oldukları, davalının mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı sabittir.
Öte yandan; 17.03.2015 tarihinde dava konusu taşınmazın o zamanki malikleri olan dava dışı Kocakaya Özel Sağlık Eğitim İnş. Turz. San. Ve Tic. A.Ş. ile Arsa İnşaat Seracılık Hayvancılık Tic. Ltd. Şti. İle davalı şirket arasında çekişme konusu taşınmazın hastane olarak kullanılması bakımından kira sözleşmesi yapıldığı ve anılan sözleşmenin tapu kaydına şerh olunduğu noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen dosya ve belge içeriklerinden, taraflar arasında dava konusu taşınmazın tahliyesi ve kira alacağının tahsili bakımından Diyarbakır 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.06.2013 tarihli, 2012/797 Esas, 2013/1007 Karar sayılı, Diyarbakır 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.07.2014 tarihli, 2013/1434 Esas, 2014/1726 Karar sayılı ve Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli, 2014/137 Esas, 2014/620 karar sayılı kararlarla sonuçlanan davaların görüldüğü, anılan dava dosyaları ile davacı ile davalı şirket arasında kira ilişkisinin varlığının kabul edildiği, koşulları oluşmayan tahliye taleplerinin reddedilerek bir kısım kira bedellerinin tahsiline hükmedildiği, anılan kararların derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği görülmektedir.
Bilindiği gibi, elatma haksız eylem olup, böylesi bir dava haklı ve geçerli bir nedeni olmasızın taşınmazı kullanana karşı açılabilir. Somut olayda ise, davalı şirketin geçerli kira sözleşmesine dayalı dava konusu taşınmazı kullanımının haksız olduğu söylenemez. Kayıt maliki davacı ancak kira sözleşmesine dayalı usulüne uygun tahliye ve kira bedellerinin tahsili için dava açabilir.
Hâl böyle oluca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.