10. Hukuk Dairesi 2015/11867 E. , 2017/2537 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan Kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26.maddesidir.
506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Dava; 20.08.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelin rücuan tahsiline ilişkindir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket ile dava dışı ... Belediyesi’ne %60, sigortalıya ise, %40 kusur verildiği, 27.02.2009 tarihli Çalışma ... Bakanlığı’nın İnceleme Raporu’nda ise, davalı şirkete % 30, tanker sahibi ve davalı şirketin ana sermayerdarı ... Belediyesi Başkanlığı’na %40, sigortalıya %25, tanker şoförüne ise, % 5 kusur verildiği, ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu, Trafik İhtisas Dairesi’nin 11.05.2012 tarihli raporuna göre ise, tanker sürücüsüne hiç kusur verilmediği, sigortalıya ise % 100 kusur verildiği bu haliyle tanker sürücüsünün beraat ettiği ve dosyanın 12. Ceza Dairesi tarafından onandığı anlaşılmıştır. Mevcut raporlar arasında çelişki oluştuğu ve çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Şu halde mahkemece, mevcut olgu hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmeli, tazminat dosyası varsa getirtilerek incelenmeli, sigortalı hak sahiplerinin açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücuan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmeyip, o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmez ise de, verilen hüküm kesinleşti ise güçlü delil olacağından tazminat dosyası olup olmadığı araştırılmalı ve mevzuat uyarınca hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin yargısal denetime elverir biçimde irdelenip, çelişkiden uzak kusur raporu alınarak karar verilmesi gerekir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.