Davacı, ölüm aylığı bağlanmasına, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Taraflar arasındaki ölüm aylığı istemine ilişkin davada, Mahkemece verilen 13.06.2007 tarihli karar davalı kurum vekilince süresinde temyiz edilmiş, ancak SGK Başkanlığı Bağ-Kur Niğde İl Müdürlüğünün 28.6.2007 tarih ve 30435 sayılı yazıları ile temyiz talebinden vazgeçildiğinden, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin vazgeçme nedeniyle reddine,
2- Davacının temyizine gelince; Dava, hak sahibi davacının ölüm aylığı istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Davacının miras bırakanı Niyaz Kara’nın 2.11.2000 tarihinde vefat ettiği, tescilinin yapıldığı 1.3.1999 tarihinden ölüm tarihine kadar 1 yıl 8 ayı 1 gün tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 2.9.1985-2.3.1987 tarihleri arasındaki 1 yıl 6 aylık askerlik süresine ilişkin borçlanmanın 26.10.2006 tarihinde en son 50-YTL’lik prim borcunun da 12.2.2007. tarihinden mirasçıları tarafından ödendiği, askerlik borçlanması ile birlikte toplam 3 yıl 2 ay 1 günlük sigortalılık süresinin mevcut olduğu, Mahkemenin yasada aranan 5 yıllık sigortalılık süresinin bulunmadığı gerekçesi ile ölüm aylığı istemini reddettiği görülmüştür.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayıl Yasa’nın 41. maddesinde yer alan “üç tam yıl” ibaresini “beş tam yıl” olarak değiştiren 619 sayılı KHK’nin 19. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile 8.8.2001 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak 4956 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile 1479 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ikinci kez düzenlenecek ölüm aylığına hak kazanabilmek için 5 tam yıl sigorta primi ödeme koşulu metinde yeniden yer almıştır. 4956 sayılı Yasa’nın 57. maddesiyle yasanın bu maddesi 8.8.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş, ancak Anayasa Mahkemesi’nin 24.6.2004 tarih 2004/18-89 sayılı kararı ile 57. maddesinin (b) bendi de iptal edilmiştir. Bu durum da 1479 sayılı Yasa’nın 41. ve 43. maddeleri uyarınca sigortalının ölüm tarihindeki koşullar dikkate alınacağından 2.8.2003 tarihinden önceki dönemde beş tam yıllık sürenin yasal dayanağı kalmadığına göre, 3 tam yıllık koşulun esas alınacağı açıktır. Dairemizin yerleşik uygulaması bu yönde olup, 5 tam koşulunun 4956 sayılı Yasa ile yürürlüğe girdiği 2.8.2003 tarihinde önceki sigortalı ölümlerinde 3 tam yıl sonrakilerde ise 5 tam yıl sigorta primi ödemiş olma şartı aranmaktadır.
Somut olayda, sigortalısının ölüm tarihi 2.11.2000 tarihi olduğuna göre 3 yıl 2 ay 1 günlük süre bulunduğundan bu koşul oluşmaktadır. Ancak hak sahibi davacı eşin ölüm aylığı talebi 16.6.2006 tarihi olmakla ve 1479 sayılı Yasa’nın 43/son maddesi gereğince hakkı doğuran olay tarihinden 5 yıl geçtikten sonra talepte bulunanlara aylığın talep tarihini takip eden aybaşından başlaması gerekmekle birlikte, Yasa’nın 41. maddesinde prim ödemiş olma, bir başka deyişle , prim borcunun bulunmaması öngörüldüğünden, en son prim borcunun ödendiği 12.2.2007 tarihini takip eden aybaşı olan 1.3.2007 tarihinden itibaren davacının ölüm aylığına hak kazanacağı ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.