Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3189
Karar No: 2017/2648
Karar Tarihi: 28.03.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/3189 Esas 2017/2648 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/3189 E.  ,  2017/2648 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan ..., .... ve ... Taş. Turz. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Öncelikle, 17. Hukuk Dairesinin 13.11.2012 günlü, 2012/9500 Esas, 2012/12462 Karar sayılı ilamıyla, ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle verilen bozma ilamı ve bu ilama dayalı olarak verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi neticesinde davanın iş mahkemesinde görüldüğü anlaşılmaktadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25/III ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 23/2. maddelerinde; “...kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen; göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.” hükmü yer almakta olup, Hukuk Genel Kurulu"nun 22.11.2006 gün ve 2006/13-742 E-743 K., 28.03.2007 gün ve 2007/13-191 E.-167 K. sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere; temyiz incelemesi sonucu kesinleşen göreve ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeleri olduğu gibi Yargıtay Dairelerini de bağlayacağından, görev konusu incelenmeksizin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
    2-Davacı Kurum, Emekli Sandığı iştirakçisinin geçirdiği trafik kazası sonucu vefatı nedeniyle yetim kızına bağlanan aylığın peeşin değerli geliri ve 15.04.2007-15.03.2009 tarihleri arasında ödenen aylıklar ve faizinin rücuan tahsilini talep etmiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesinde;
    “Vazifeleri içinde veya dışında her hangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malûl durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir.
    Dava sonunda para tazminatı da alınırsa bundan kovuşturma için yapılan masraflarla birlikte emekli, adi malûllük, dul ve yetim aylıkları bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı; (Toptan ödeme) yapılan hallerde de bunların toplamının yarısı Sandıkça alınarak, varsa, geri kalanı ilgililere ödenir.
    Sebep olanlar iştirakçi ise ve bunlara bu kanuna göre Sandıklarca her hangi adla olursa olsun ödeme yapılacaksa istihkakları dava sonuna kadar hükmolunacak tazminata karşılık olmak üzere ödenmez” hükmü yer almaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunun; 03.02.2010 tarih ve 2010/10-20 Esas, 2010/58 Karar sayılı ilamı ile, 23.02.2000 tarih ve 2000/4-103 ve 2000/124 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bir borcu yerine getiren kimsenin alacaklının haklarına halef olabilmesi için halefiyetin kanunda açıkça öngörülmüş bulunması gerekir. Kanunda açıkça öngörülmediği sürece bir halefiyetin doğması mümkün değildir. Diğer bir anlatımla halefiyet halleri sınırlı sayıda olma (numerus clausus) kuralına bağlıdır. Örneğin, (BK. mad. 109, 69, 147/1, 496, mk. 799, TCK, 654/1, 907, 915, 920, 933, 936, 937, 813, 1301, 1361, 506 sayılı SSK. mad. 26, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu mad. 129,1479 sayılı Bağ-Kur kanunu mad. 63.)
    Anılan maddenin 2. fıkrasında, sınırlı da olsa bir rücu hakkının tanındığı kabul edilmelidir. (Ahmet Kılıçoğlu, Özel ve Sosyal Sigortalarda Halefiyet ve Rücu, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yayın Tarihi: 1974 Sayı: 1 Cilt: 31 )
    Diğer taraftan, 25 Nisan 1978 gün ve 16269 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6.3.1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı üzerinde de durulması gereği vardır. Anılan Kararda, ölenin bakmakta olduğu veya ileride bakacağı sayılan kişilerin yoksun kaldıkları zararın diğer bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının saptanmasında T.C. Emekli Sandığınca bağlanan gelirlerin indirilmemesi görüşü benimsenmiştir. 5434 sayılı Kanun"un 129. maddenin 2. fıkrasının açık hükmü gereğince, Sandığın yaptığı masrafları Kanunda yer alan çerçevede tahsil edebileceği açık olduğuna göre, uygulamada kullanılan “Emekli Sandığı tarafından bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığına” ilişkin ifadenin, belirtilen Kararda da belirtildiği üzere; zarar veren şahsın Emekli Sandığının ödediği meblağın, kendisinin ödemek zorunda kalacağı tazminattan indirilmesini isteyemeyeceği şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
    Ayrıca, anılan maddenin 2. fıkrasında, paylaşımın ne şekilde gerçekleşeceği öngörüldüğüne göre, 1. fıkranın incelenmesinde ise, anılan fıkrada; “Vazifeleri içinde veya dışında her hangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir.” denildiğinden, Emekli Sandığının iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle iştirakçisi veya hak sahipleri adına dava açmaya kanundan dolayı yetkili olduğu şüphesizdir.
    Mahkemenin 15.04.2007-15.03.2009 tarihleri arasında ödenen aylıklarla faizinin rücuan tazminine yönelik talebin reddine karar verilmesi isabetli bulunmuştur. Ancak, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Somut olayda, Emekli Sandığı"nın iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle zarar verenlere yönelttiği davanın destekten yoksun kalma tazminatı davası niteliğinde bulunduğu, bu dava sonucu tazminat alınırsa ne kadarının rücu hakkı kapsamında Sandık tarafından alınacağının 5434 sayılı Kanunun 129.maddesinin 2. fıkrasında öngörülmesi karşısında; Mahkemece öncelikle hak sahipleri tarafından açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılması, açılmışsa Kurumca müstakil dava açılamayacağının gözetilmesi ve yukarıda belirtilen hukuki ve fiili değerlendirmeler ışığında değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme neticesi karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    3-Hak sahipleri tarafından açılmış bir davanın bulunmadığının anlaşılması halinde,
    Dosya kapsamına göre, savcılık dosyasına göre alınan ATK raporunda.... plakalı araç sürücüsü ..."ın asli kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, davalı... Turizm Ltd. Şti."nin 30.03.2007 tarihli gezi sözleşmesini acente yetkilisi genel koordinatör olarak ..."ın imzaladığı; davalılar ... ... Ltd. Şti. ile... Turizm Ltd. Şti. arasında D-2 Yetki belgesi Arızi Yolcu Taşıma Sözleşmesinin düzenlendiği, Kurum teftiş raporuna ekli kayıt inceleme tutanağının içeriğine göre, .... plakalı araç sahibinin davalı ... olduğu, aracın davalı... Turizm Ltd. Şti."ne kiraladığı ve karşılığında fatura düzenlendiğinin belirtildiği, davalı ... ... Ltd. Şti."nin aşamalarda D-2 yetki belgesi olan ... plakalı aracın arızalanması nedeniyle, davalı... Turizm Ltd. Şti. tarafından ... plakalı aracın temin edildiğinin savunulduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, ... veya Ulaştırma Bakanlığı tarafından dava konusu edilen trafik kazası hakkında idari teftiş yapılmışsa ilgili belgeler celp edilerek eklenmeli, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, uzman bilirkişilerden oluşa ve mevzuata uygun olarak, taraflarca sunulan deliller, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve dosya kapsamını değerlendiren, olaya sebep olanların kusur oran ve aidiyetini irdeleyen kusur raporu alındıktan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Şüphesiz, bozma sonrası yürütülecek yargılamada hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilmelidir.
    O hâlde, davacı Kurum ve davalılar ..., .... ile ... Taş. Turz. Tic. Ltd. Şti. vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcını istek halinde davalılardan .... ve ... Taşımacılık Turizm Tic. Ltd. Şti."ne iadesine, 28.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi