Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 9.5.2000-2.10.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıya ait işyerinde 9.5.2000-2.10.2005 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece davacının davalıya ait işyerinde 1.1.2001-2.10.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine 2000 yılına ilişkin istemin hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yada çalıştıklarının kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalı daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, sürekli mi kesintili mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ile alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren işçi ve işyeriyle ilişkileri bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasından yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef gibi görevlileri ve o işyerinde sürekli çalışan öteki kişiler ile gerektiğinde komşu işyerlerinin kayıtlarında yer alan çalışanları dinlenmeli böylece çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.6.1999 gün ve 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 2003/21-35-64 ile 10.10.2004 gün ve 2004/21-538 sayılı kararları da bu yöndedir.
Mahkemece yukarıda belirtilen şekilde delillerin toplanmadığı, dinlenen tanıkların bordro tanıkları olup olmadığının anlaşılamadığı işyerinden ve Kurumdan çalışma dönemine ilişkin ücret bordroları, dönem bordrolarının getirtilerek incelenmediği, dönem bordrolarında yer alan sürekli çalışanların dinlenmediği, komşu işyerlerinin kayıtlarında yer alan çalışanların beyanlarına başvurulmadığı, ücret bordroları var ise bordrolarda davacının imzasının bulunup bulunmadığı var ise o aya ilişkin çalışmanın kısmi mi yok tam olarak mı bildirildiğinin araştırılmadığı görülmektedir.
Yapılacak iş; işyerinin hangi tarihte 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp çıkarıldığını davalı Kurumdan sormak varsa ihtilaf konusu dönemle ilgili dönem bordrolarını getirmek, işverenden davacının şahsi dosyasını ve ihtilaf konusu dönemle ilgili ücret bordrolarını istemek, ücret bordroları üzerinde yukarıda açıklandığı şekilde inceleme yapmak, bordro tanıklarını dinlemek, dönem bordrosu verilmemiş ise ilgili sigorta müdürlüğünden komşu işyerlerine ilişkin kayıtları isteyerek iş yerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge
tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iyesi çalışanlarını beyanlarına başvurarak çalışmanın niteliği ve gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2.,4.,9. ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtlandıktan sonra sonucuna göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 20.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.