Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.9.1993 - 14.2.2006 tarihleri arasında çalıştığının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı SGK."nun tüm, davalı T.Belediye Başkanlığı"nın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı 01.09.1993-14.02.2006 tarihleri arasında davalı Belediye"ye ait işyerinde kesintisiz olarak çalıştığını bildirerek eksik bildirilen sürenin tespitini ve nezdinde çalıştığı işveren Belediye Başkanlığı ile üyesi olduğu sendika arasında 10.03.2003 tarihinde imzalanın 3 yıl süreli "İşletme Toplu İş Sözleşmesinin" 35. maddesi hükmüne dayanarak, davalıdan maaşının (giydirilmiş brüt ücretinin) 12 katı (1 yıllık maaş) tutarında iş güvencesi tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, eksik bildirilen hizmet süresinin tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsiline ilişkin olarak verilen hüküm doğru ise de bilirkişi raporunda hesaplanan iş güvencesi tazminatından Borçlar Kanununun 161/son maddesine göre indirim yapılarak yazılı tazminatın davalı işverenden tahsiline ilişkin hüküm aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir.
Hükme dayanak yapılan Toplu İş Sözleşmesi 10.03.2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunun yürürlüe girmesinden önce imzalanmış ve 35. maddesinde " işveren 158 sayılı ILO sözleşmesi hükümlerine bağlı kalmayı taahhüt eder. Bu hükümden hareketle; işyerlerinde çalışmakta olan işçiler, keyfi olarak ve haksız bir sebepten dolayı gerek bireysel ve gerekse toplu şekilde işten çıkartılamazlar. Keyfi ve haksız bir sebeple işten çıkarmalarda işveren işten çıkardığı her işçiye, yasalar ve toplu iş sözleşmeleriyle kazanılan hakların dışında ve ayrıca maaşının 12 katı (1 yıllık maaş) tutarında iş güvencesi ödemeyi taahhüt eder. Bu ödeneğin hesabına esas teşkil eden işçinin maaşı; giydirilmiş brüt ücret olacaktır..." hükmü ile iş güvencesi tazminatı düzenlenmiştir.10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ile ülkemizde iş güvencesi hükümleri ve özellikle feshin geçersizliğini isteme hakkı getirilmiş ve yasanın 17 ve 21. maddelerinde iş güvencesi kapsamında kalan işçinin bir aylık süre İçinde dava açmadığı takdirde kötü niyet tazminatı isteyemeyeceği, feshin geçerli hale geleceği hususları açıkça belirtilmiştir. Buna paralel olarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 31/6. maddesinde de iş güvencesi kapsamında kalan işçinin sendikal tazminat isteyemeyeceği kuralına yer verilmiştir.
Davanın yasal dayanağına ilişkin yukarıda ki açıklamalar ve dosya içeriğine göre, iş güvencesi kapsamında kalan işçi açısından 4857 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden önce imzalanan TİS hükmündeki cezai şart niteliğinde olan istek konusu tazminatın öneminin kalmadığı, feshin geçersizliği ve işe iade istemi süresinde ileri sürülüp istenmediği takdirde, feshin geçerli hale geleceği ve bu durumda geçersizlik şartına bağlı TİS hükmüne dayanarak bu tazminatın istenemeyeceği açıktır.
Ne var ki mahkemece iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte davacı işçinin 4857 sayılı Yasa ile getirilen iş güvencesi kapsamı içerisinde kalıp kalmadığı belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; Davacı işçinin iş sözleşmesinin fesih edildiği tarihte iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince belirlendikten sonra yapılan yasal açıklamalar gereğince oluşacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Belediye Başkanlığı’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre işgüvencesi tazminatının miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.