Esas No: 2007/23409
Karar No: 2008/16268
Karar Tarihi: 21.10.2008
Üçüncü Kişinin İstihkak İddiası - Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/23409 Esas 2008/16268 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2007/23409 E., 2008/16268 K.
21. Hukuk Dairesi 2007/23409 E., 2008/16268 K.
- ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 96 ]
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 97 ]
"İçtihat Metni"
Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı alacaklı ile borçlu vekilleri tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Uyuşmazlık, İ.İ.K"nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı 3.Kişinin istihkak davasına ilişkindir.
Davaya konu mahcuzların haczedildiği iş yerinin mülkiyetinin davacı 3.Kişiye ait iken, Borçlu M.. Ç.."ye kiralandığı ve haciz tarihinde borçlunun tasarrufunda bulunduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Öte yandan haciz edilen ve dava konusu yapılan 4 adet benzin pompası ile 1 adet jeneratör ve 2 adet 48.000litrelik mazot tankı ile 2 adet 20.000 litrelik benzin tankının kira sözleşmesi ile birlikte davacı yanca kiracıya teslim edildiğine dair taraflar arasında düzenlenen 28.04.2000 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde bir açıklık yoktur. Mahcuzların borçlu elinde haczedildiği ve davacı adına düzenlenmiş faturanın bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık mahcuzların davacıya ait taşınmazın bütünleyici parçası olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu mahcuzlardan akaryakıt pompaları ile jeneratör nitelikleri gereği, gayrı menkulden tahrip veya tağyir edilmeden ayrılması mümkün bulunduğundan taşınmazın Bütünleyici parçası (mütemmim cüzü) değil eklentisi (teferruatı) olarak kabul edilmelidir. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir.
Yeraltı akaryakıt tanklarına gelince; MK"nun 684/2. maddesi gereğince " Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır." Bu tanımlamaya göre asıl şey ile bütünleyici parçanın birleşmiş olması gereklidir. Bu koşul bütünleyici parçayı eklentiden ayırır. Bu bağlılığın iç ve dış bağımlılık olmak üzere iki unsuru vardır. Dış bağımlılıkta, bu bağlılık çok açık olmalı asıl şeyden bütünleyici parça ayrıldığında; asıl şeyin yok olması veya zarara uğraması ya da yapısının değişmesi gerekir. İç bağımlılıkta ise yasada asıl şeyin temel unsuru olarak açıklanmıştır. Malın yapılışı ve ekonomik kullanışı bakımından asıl şey ile bütünleyici parçanın birleşik olması gerekir. Diğer bir deyişle bir şeyin bütünleyici parça olabilmesi için asıl şey ile birleştirilirken ona tahsis edilmesi özgülenmesi zorunludur. Maddedeki yerel adet deyimi bir şeyin bütünleyici parça sayılabilmesi için asıl mal ile onun bütünleyici parçası olduğu iddia edilen şey arasında bulunması gereken dış ve iç bağların gerçekte bulunup bulunmadığının asıl şeyin bulunduğu yerdeki geleneklere göre belirleneceğini gösterir. Yerel adet yoksa boşluğun hakim tarafından doldurulması gerekir.
Somut olayda yer altı akaryakıt tanklarının istasyon ile birlikte kiralanacağına ilişkin yerel örf adetin varlığı belirlenememiştir. Öte yandan toprağa gömülü akaryakıt tanklarının arza zarar verilmeden ayrılması mümkün olup, her ne kadar bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmamış ise de bu husus hayatın olağan akışına da uygundur. Bu duruma göre dava konusu akaryakıt tanklarının da eklenti (Teferruat ) olarak kabulünün gerektiği ortadadır. Hal böyle olunca mahcuzların mülkiyetinin kime ait olduğunun davacı yanca açıkça ortaya konması gerekir. Gerek akaryakıt pompalarının ve gerekse yeraltı akaryakıt tankları ile Jeneratörün alım satım işlemlerinin ticari işletmeye bağlı bir unsur olmaları nedeniyle faturaya bağlanması gerektiği söz götürmez.
Dava konusu mahcuzlarla ilgili fatura sunulmadığı gibi, mahcuzlardan akaryakıt tanklarına ilişkin olarak A..R..U.. T.. San. Tic. Ltd. Şti"nin mahkemeye gönderdiği açıklama davacının iddiasını doğrular nitelikte delil olarak kabul edilemez. Haciz borçlu huzurunda yapılmış olup İİK"nun 97.maddesi gereğince mülkiyet karinesi borçlu lehine olup karinenin aksi davacı yanca iddia ve ispatlanması gerekir. Davacı yanca karinenin aksi ispatlanmamıştır. Davacı tarafça dinletilen tanıkların anlatımları da karinenin aksinin ispatı için yeterli değildir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle davanın reddi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu kabule karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 21.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.