21. Hukuk Dairesi 2018/3136 E. , 2019/1882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının ... Otelcilik ... A.Ş. Tarafından işçi olarak çalıştırıldığı şantiyede 20.04.2006 tarihinde bir iş kazası geçirdiğini ve sağ gözüne çivi batması sonucu yaralandığını, beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 15.000,00 TL Maddi Tazminatı ve 10.000,00 TL Manevi Tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 14/12/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazmimat istemini 77.673,41 TL"ye ıslah etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı ... Otelcilik İnş. Tur. İşl. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin otel işletmeciliğinin ana faaliyet konusu olduğunu, söz konusu faaliyetin sağlanması için tahsisi kendi adına yapılan alanda otel inşaatı yaptırmak istediğini ve inşaat hususu ana iştigal konusu olmadığı için taşeronlar vasıtasıyla işi yaptırmaya başladığını, davacının davalı şirket çalışanı olmadığını, davalı firma ile diğer davalı taşeronla sözleşme imzalandığını, iş güvenliği ve işçilerle ilgili olarak kaza husule gelmemesi için alınacak önlemlerin tamamının taşeronun alması gerekeceğinin belirtildiğini, davacının firma çalışanı olmadığını, aralarında hiçbir bağ bulunmadığını, diğer davalı ile yapılan görüşmede diğer davalının beyanına göre kazaya uğrayan şahsın şantiye ile bir alakası bulunmadığını, diğer taşeronun talimatı ile iş yapan bir şahıs olmadığını, diğer davalı yanın anlatımına göre davacının işçilerden birinin yanına geldiği esnada kaza meydana geldiğini, söz konusu olayla ilgili olarak taraflarına kusur izafe edilemeyeceğini ileri sürerek; davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının diğer davalı şirketin ... -... adlı otel inşaatının bir bölümünü yapmak üzere taşeron olarak anlaştığını, sözleşme gereği tüm hususları yerine getirerek işi tamamladığını ve teslim ettiğini, kazadan ötürü davacı lehine SGK tarafından peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, davacının iddia ettiği zararın fazlasıyla karşılandığını, bu nedenle davanın hukuki dayanağı olmadığını, ayrıca gelir bağlamadan kaynaklı SGK nın rücuen tazminat talepli dava açtığını, davanın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/41 E.Sayılı dosyasında derdest olduğunu, davalının uzun yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösteren ciddi ve özellikle işyeri ve işçi güvenliği konusunda çok titiz bir firma olduğunu, davacının davalının alt taşeronu olarak iş yaptırdığı ... Yapı nın sahibi ... "in tanıdığı olup, çalışmak üzere kendisine başvurduğunu, ... "in bu kişiyi davalının şantiye şefi ... "e gönderdiğini, şahsın kimliği yanında olmadığını söylemesi üzerine şantiyeye sokulmadığını, işverenin şantiyeye giriş kapısından isim yazdırıp kimliğini bırakmadan içeriye hiç kimsenin girmesinin mümkün olmadığını, giriş kapısındaki defterde davacının ismine hiçbir tarihte rastlanılmadığını, kazayla ilgili şahsın iddiaları ve kaza sonrası anlattıklarının tamamen muamma olduğunu, şahsın gerçek dışı beyanlarıyla iş bu davanın açıldığını, ..."ın yaralanmasına sebep olan olayın davalılara ait şantiye de olduğu sabit olmadığını, bu şahsı çalıştıran ... "in başka bir yerde yaptığı iş sırasında olayın olmuş olabileceğini, ... Yapının aynı anda bir çok yerde şap işi yapmakta olduğunu, şantiyede olduysa dahi davacının izin ve gözetiminde olmadığının aşikar olduğunu, zira şantiye bu şahsın çalıştığını, kaza geçirip yaralandığını gören dahi olmadığını, bu nedenle davalıya atfedilecek hiçbir sorumluluk olmadığını, açılan davanın haksız olduğunu ileri sürerek; davanın reddini istemiştir.
Davalılar vekillleri süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def"inde bulunmuşlardır.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
"20/04/2006 tarihinde meydana gelen ve davacının %43 maluliyetiyle sonuçlanan olayın iş kazası olduğu, SGK müfettişliğinin tespitlerinden ve dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır.16/01/2016 tarihli ... ve arkadaşları tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporuna göre, kazalı işçinin %25, davalı ... Otelicilik ... Şirketinin %25, davalı ..."in ise %50 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir. Olaya uygun düştüğü anlaşılan bu rapor mahkememizce de benimsenmiştir.Dosya üzerinde hesap bilirkişinden rapor alınmış, yapılan hesaplama sonucu davacıya kurumca bağlanan gelir ve kusur indiriminden sonra kalan 77.673,41 TL maddi zararın bulunduğu hesaplanmıştır.Davalı vekilleri davacı vekilinin 14.12.2016 tarihli ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmuşlar ise de, zararın miktarı hesap raporuyla tespit edildiğinden, davalılar vekillerinin zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiş, hesap raporuyla hesaplanan maddi zararın davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.Tarafların iddiaları, olayın oluşumu, kusur durumu, ortaya çıkan sonuç, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, maluliyet durumu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 07/03/2007 tarihinde meydana gelen ve davacının %43 maluliyetiyle sonuçlanan iş kazası nedeniyle davacının çektiği elem ve ızdırabın kısmende olsa hafifletilmesine yönelik olarak hakkaniyet ve adalet ilkeleri de gözetilerek kararda gösterildiği şekilde manevi tazminata karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır. " şeklindedir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“77.673,41 TL Maddi Tazminatı ve 7.000,00 TL Manevi tazminatın olay tarihi 20/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, ” şeklindedir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi;
Özetle “Davaya konu edilen istemin iş kazasından kaynaklanan zararın tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. (Yargıtay 21.H.D 25/05/2015 gün, 2014/26992Esas, 2015/11791Karar, 29/09/2015 gün, 2014/24639Esas, 2015/17091Karar sayılı ilamları) Somut olayda ise davacı sigortalının talebi 20/04/2006 tarihindeki iş kazası nedeniyle oluşan maddi zararın karşılanması istemine ilişkin olup, kazalının fail ve kendisinde oluşan zararı haksız fiil tarihi olan 20/04/2006 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Zira iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında gelişen bir durum nedeniyle kazalının maluliyetin artması gibi bir hal söz konusu olmadıkça kaza tarihi failin ve zararın öğrenildiği tarihtir ve zamanaşımı da bu tarihten başlar. Kurumca kazalının maluliyet oranın tespit edildiği veya “düzeltme” kaydıyla maluliyet oranını artırıldığı tarih zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak dikkate alınmaz. Bunun tek istisnası davacı kazalının maluliyet oranında gelişen bir durum nedeniyle meydana gelen artıştır. Oysaki işbu davada böylesi bir durum mevcut olmayıp kazalının maluliyet oranı %43 olarak belirlenip itiraz olmaksızın kesinleşmiştir. Hal böyle olunca dava konusu talebin ıslahla arttırılan kısmı bakımından 10 yıllık zamanaşımı süresi fazlasıyla geçmiş olup, davacının 14/12/2016 tarihinde ıslah dilekçesi verip aynı tarihte harcını yatırdığı, ıslah dilekçesinin davalılar vekiline 20/12/2016 tarihli oturumda tebliğ edildiği, davalı ... vekilinin 03/01/2017 tarihinde, davalı şirket vekilinin 02/01/2017 tarihinde ıslaha karşı cevap dilekçesi verip süresinde zamanaşımı definde bulundukları da gözetildiğinde açılan davada ıslah ile talep edilen maddi tazminat miktarının zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken mahkemece kabulü yönünde verilen kararın isabetli olmadığı görülmekle ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince bu yönden ortadan kaldırılarak maddi tazminatın ıslah edilen kısmının reddi yönünde Dairemizce yeniden hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklindedir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :
"1-Davalı ... vekili ve davalı ... Otelcilik İnş.Tur.İşl.A.Ş vekilinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince maddi tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, davalıların ileri sürdüğü diğer istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
a-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; dava dilekçesi ile istenen 15.000,00TL maddi tazminatın olay tarihi olan 20/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE, ıslah dilekçesi ile talep edilen 62.673,41TL maddi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
b-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00TL manevi tazminatın olay tarihi 20/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ”şeklindedir.
E)Temyiz Nedenleri;
Davacı Vekili: Islah dilekçesiyle istenilen maddi tazminat alacağının zamanaşımına uğramadığını, Davalı ... tarafından açılan işçisi olmadığının tespiti davası beletici mesele yapıldığı için yargılamanın uzadığını, bu dosyanın zamanaşımını kestiğinin kabulü gerektiğnii, HGK’nun 06/03/2014 tarih ve 2014/4-896 2016/332 K sayılı kararında da ATK Raporu ile maluliyet durumu tespit edildiğinden zamanaşımının bu tarihten işleyeceği kabul edildiğini blirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının boızulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplerle temyiz ksoam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, 20/04/2006 tarihindeki iş kazası ile sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Somut olayda, Davalı ... Otelcilik Şirketine ait otel inşaatının diğer davalı ..."e ait ... İnşaat isimli şahıs firması tarafından üstlenildiği, olay günü davacı kalıpçı olarak çalışırken çivi çaktığı sırada çivinin parçasının kopup gözüne girmesi neticesinde gözünden yaralanarak, %43 oranında malul kaldığı, iş kazasının gerçekleşmesinde davalı asıl işveren ... Otelcilik Şirketinin %25, davalı alt işveren ..."in ise %50 kusurlu olduğu, davacının da %25 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun tespit edildiği, davacının 14/12/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat alacağını 77.673,41 TL"ye ıslah ettiği, davalıların süresi içerisinde zamanaşımı def"inde bulunduğu anlaşılmıştır.Somut olaydaki uyuşmazlık; davalılar için hangi zamanaşımı süresinin uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
İş kazası tarihinde geçerli olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2 maddesine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı hükmü mevcuttur. Olayımızda zararlandırıcı sigorta hadisesinin aynı zamanda suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nun 89. maddesinde belirtilen "Taksirle Yaralama" suçunu oluşturduğu ve aynı kanunun 66/1-e ve 67/4 maddelerinde belirtilen uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, iş bu zamanaşımı süresinin ise "12 yıl" olduğu açıktır. Hal böyle olunca 20/04/2006 tarihinde gerçekleşen iş kazası için, ıslah dilekçesinin 14/12/2016 tarihinde verilmesi nedeniyle zamanaşımı süresinin dolduğundan bahsedilemez.O halde zamanaşımı def"inin yerinde olmaması nedeniyle davalıların bu yöne ilişkin istinaf istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme ile yerel mahkeme kararının bu sebeple bozularak davacının maddi tazminata yönelik ıslah isteminin zamanaşımından reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi hükmü bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 12/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.